“Göz açtım seni gördüm ilk önce/
Ey yurdum candan öte cansın sen/
Vuruldum sana onsekizimde/
Ey yurdum yurttan öte yarsın sen/
Ey yurdum feda olsun can sana/
Dökülen kanlar sana/
Feda olsun ey yurdum..”
Tutunmaya, yurt edinmeye çalıştğımız Anadolu Coğrafyasınan bizi sürüp çıkarmaya yemin etmiş emperyalist güçler ile olan mücadelemiz olanca hızı ile devam ediyor, yüreğimizi dağlamaya devam ediyor,
"Bölünmesin diye millet
Baki kalsın diye devlet
Dağlar gibi kemikle et
Seller gibi kanım gitti"
anlayışı ile Şehit düşen çocuklarımız, evladını kaybeden anneler, babalar, Mutlu bir hayat süreceğini düşünürken gelen haber ile hayatının baharında yalnız kalan eşler, kimisi 3 yaşında, kimi, 3 aylık, kimisi henüz anne karnında yetim kalmış çocuklar.
Tutunmaya çalıştığımız bu zor coğrafyada daha ne kadar şehit vereceğimiz belli değil, hangi bedelleri ödeyeceğimizde bilinmiyor, Ortadoğu bataklığında feda ettiğimiz yiğit canlarımıza daha neleri ekleyeceğimiziz bilinmiyor.
Tırnağını keserken tırnak makasının biraz derine inmesi ile “Ahh” diyen ve annesi tarafından “saçının teline ,tırnağına kıyamam” dediği çocuğunun hiç bilmediği bir coğrafyada meydana gelen çatışmada hayatını kaybetmesi ve bu kayıp sonrasına kapısının çalınması sırasında kapının açılacağı saniyeler içerisinde hane halkının “Allah’ım inşallah kapıda resmi elbiseli askerler yoktur, İnşallah kapıyı açar açmaz “Başınız sağ olsun, Allah sabır versin, Vatan sağ olsun” diye bekleyen kişiler olmasın, kapımızı çalan evinde tuzu, ekmeği biten komşumuz olsun” diye edilen duaların ardından ne zordur “Vatan sağ olsun” ifadelerini duymak.
Dünyanın bütün ülkelerinde çoğu zaman “ hiçbir anne baba çocuklarından uzun bir hayat sürmemellidir” ifadesi vardır, yemeyip, yedirdiği, giymeyip giydirdiği, geceleri evladını düşünmekten uyuyamayan anne babaların çocuklarını kaybettikleri andan itibaren kendilerinin de öldüğü herkes tarafından kabul edilir.
Bütün bunlara rağmen “Coğrafya kaderdir” ifadesinde kendisini bulan Türkiye Cumhuriyetinin evlatları, yıllar yılı Türk bayrağına sarılmış tabutlar içerisinden evlerine gönderildikten sonra “Gazilerim , Şehitlerim emin olsun” sloganları ile bir gül bahçesine girer gibi toprağın kara bağrına giriyorlar.
Son derece üzgün, ne söyleyeceğimizi bilemez, içerisinde bulunduğumuz zor durumu hangi kelimeler ile ifade edeceğimizi bilemez bir durumdayız dedikten sonra geriye bir tek “Ateş düştüğü yeri yakar” cümlesi kalıyor.
Allah şehitlerimize rahmet etsin, başta anne-babaları olmak üzere Türk milletine sabır versin, çocuklarımızı “kınalı kuzularımızı” Allah korusun diyor bir kez daha çok büyük acılar içerisinde bulunduğumuzu ifade ediyoruz.
Allah Türk milletini korusun………..
ŞAFAĞA ÇEKİLENLER
Kim söyleyecek türküsünü bundan böyle,
Ötükenli atların, Deli-Günlü Noyanların?
Buz tutmuşken kavga zincirli bileklerde,
Kim paylayacak acısını dolunayın,
Bu Uygur yağısı göklerde...
*******************************
Uyvar kalesinin eski yoldaşı
O batılı akşama yenildiniz...
Ne kırıldınız ne büküldünüz,
Bir Yeniçeri palası gibi,
Öc gününe çekildiniz....
*******************************
Bırakın dört yönden şaha kalksın yalnızlık.
Yeter ki siz unutmayın
Gümüş kabzalara sinmiş çağları
Ve emin siperlerin arkasında
Hırsla soluyan tuğları...
Şimdi güvercinler geçer üstünüzden,
Selâmsız, kavgasız, töresiz...
Acı rüzgârlarda saçlarınız savrulsun.
Işık düşünceli çocuklar, canım çocuklar!
Yenilginiz kutlu olsun!
(Dilaver Cebeci)