Geçtiğimiz hafta bir televizyon filmine kendimizi kaptırmışken filmin başrol oyuncusundan muhatabına “olmayanı oldurmaya çalışma” şeklinde bir replik duyduğumuzda bir anda “Acaba bir şey mi kaçırdık?” endişesi ile filmi birkaç kez geri sardırdığımızı hatırlıyoruz.
Filmin tamamını seyrettikten sonra taa çocukluktan itibaren içerisinde bulunduğumuz günlere kadar bir muhasebe yapınca farkına vardık ki bizde bizim nesi siyasetçilerin tamamı bir ömür olmayanı oldurmaya çalışmanın çabası içerisinde ömür tüketmişiz.
“Olmayanı oldurmaya çalışmak” bir yerden sonra “ipe un sarmanın “yada çoğunlukla daha çok giyim mağazalarından aldığımız giyecekler ile ilgili olarak “biraz büyük ama seneye de giyer” şeklindeki hayat felsefesini hatırladık.
Siyaset kurumu ise söz konusu “olmayanı oldurmaya çalışmak” felsefesinin adeta nirvana yaptığı alanların başında gelir.
Bilindiği gibi siyasette asla ama asla “olmaz” şeklinde bir söylem yoktur.
Bu durum “sırtı yere geldiği halde yenilmeyen kişiler siyasetçilerdir” söyleminde hayat bulmuş durumdadır.
Tahmin edileceği gibi bu ifadenin en geniş şekilde ve olumsuz olarak bulunduğu alan da kuralsızlıktır.
AK Partinin iktidara geldiği ilk yıllarda gazeteye gelen bir milletvekili “-Yüksel bey bundan sonra kralların değil kuralların dediği olacak, Türkiye kuralların hüküm sürdüğü bir ülke olacak” dediğinde işin doğrusu çok ama çok umutlanmıştık.
Geçen yıllar içerisinde söz konusu siyasetçi siyaset sahnesinden çekildi.
O aşamadan sonra hepimizin de üzerinde ittifak edeceği gibi Türkiye kuralların değil kralların dediği istediği gibi yönetilen bir ülke halline geldi.
Böyle bir süreçte başta ekonomi olmak üzere pek ok alanda işler beklenildiği şekilde olmayıp vatandaş katında zorluklar başlayınca mecburen işler bir anda “olmayanı oldurmaya çalışmak” noktasında kilitlendi kaldı.
Hiç tereddütsüz bir şekilde söylememiz lazım.
Türkiye bugün olması gereken şekilde değil tamamen olmayanı oldurmak üzerine bir siyaset ile idare edilmeye çalışıyor.
Bu olmayanı oldurma siyaseti yüzünden bir türlü iki yakamız bir araya gelmiyor.
Vatandaşın daha rahat bir hayat yaşamasını sağlayacak adınlar atılamayınca var olan sorunlar rahmetli Erbakan’ın “Pansuman tedbirler” diye anlatmaya çalıştığı geçici yani “olmayanı oldurmaya çalışmak” söylemi üzerinden yürütülmeye çalışılıyor.
Bu durum yönetici katında belki prim yapabilir ancak vatandaşın her geçen zorlaşan hayatı artık “olmayanı oldurmaya çalışmak” gibi beyhude faaliyetler artık hiç kimseye inandırıcı gelmiyor.
Siyaset kurumundan bir vatandaş olarak talebimiz artık “olmayanı oldurmaya çalışmaktan” ziyade olanları vatandaşa net bir şekilde paylaşmaktır.
Bunun dışındaki söylemlerin bizim hayatımıza en ufak bir faydası yoktur.
Zarardan başka.