Bizim ikamet ettiğimiz konut şehir merkezinin  tam ortasında, bir zamanlar “kentin uzağında dolayısı ile uzun zaman yerleşim olmaz” diye düşünülmüş olmalı ki 25 bin kişilik stadyum arkasından olimpik yüzme havuzu, Kapalı spor sakonu, tenis kortunu kapsayan spor kompleksi inşa edilmiş.

Ancak söz konusu spor kompleksinin hemen yanı başına belediye binası da konuşlandırılınca “yerleşim olmaz” diye düşünülen alan bir anda kentin tam orta yeri olmayı başardı.

Geçtiğimiz yıl söz konusu alana iki basketbol, bir voleybol sahası ve Kaykay alanı eklenince bizim ev ile bitişik noktada bulunan spor kompleksi 7/24 hareketli bir yaşam merkezinin ortasında kaldı.

Şu ara hava çok sıcak, Söz konusu basketbol ve voleybol sahalarının etrafı son derece korunaklı, bir kapıdan girildikten sonra gençlerin basketbol ve voleybol sporu yapmaları için gençler akşam 18.00’den itibaren başlayıp gece 01.00 saatlerine kadar ter döküyorlar.

Bir ara saat 22.00’den sonra ilgili spor alanlarının ışıklarının söndüğünü görüp spor yapan gençlere “neden böyle” diye sorduğumuzda “neden böyle olduğunu bilmiyoruz ancak siz araya girerseniz ışıklandırma daha geç saatlere kadar devam eder bizde spor yaparız” ricasında bulundular.

Bizde ilgili bürokrat arkadaşa gençlerin talebi ile ilgili ricada bulunduğumuzda ilgili bürokrat “-Yüksel abi bizde çocuklar daha uzun süre spor yapsınlar istiyoruz ancak bu alan tam evlerin ortasında kaldı, çocuklar spor yaparken çok gürültü çıkıyor binalarda oturanlarda “biz sabah işe giden insanlarız gürültüden uyuyamıyoruz” şeklinde şikayette bulununca ışıkları erken kapatmak zorunda kaldık ancak sizi de gençlerimizi de kırmadan süreyi yine uzatalım” dedi ve gençlerin daha uzun saatler boyu spor yapmaları sağlandı.

Biz birkaç gün sonra “acaba spor alanlarında durum nedir.?” diye merak edip basketbol sahasının birisinden içeri girdiğimizde gördüğümüz manzara karşısında az daha küçük dilimizi yutacak hale geldiğimizi hatırlıyoruz.

Akşam saatlerinden itibaren gece yarısına kadar spor yapmak için her iki basketbol sahasına giren gençler beraberinde getirdikleri içeceklerin ambalajlarını yiyeceklerin paketlerini, kabuklu yemişlerin artıklarını yani spor yaptıkları saatler içerisinde tükettikleri ne varsa artıkların tamamını sahanın içerisinde ortasına yaydıktan sonra çıkıp evlerine gitmişler.

Biz bu manzara karşısında şaşırıp kalmışken yanımıza gelen ilgili bölümün sorumlusuna “-Hocam bu ne böyle siz bu çocukları çöpleri gelişigüzel orta yere saçmayın diye ikaz etmiyormusunuz, hiç böyle iş olur mu.?” diye sorduğumuzda “-Yüksel bey bu durumu birkaç kez anında ikaz ettik ancak karşı karşıya kaldığımız muamele sonrası güvenlik güçlerini çağıracak noktaya kadar gelince ne haliniz varsa görün diyerek işin ucunu bıraktık.” cevabını üzülerek aldık.

İlgili bürokrat arkadaşımız ile birlikte işin doğrusu birkaç gün sabah saatlerinde çöpleri biz topladık, Akşam saatlerinde ise başımıza iş alma pahasına spor yapan gençlere “-Arkadaşlar burası sizin için yapıldı, lütfen çevreye gereken önemi verin, çöpleri buraya atmayın” dediysek de durumu düzeltemedik.

Önceki gün sabah saatlerinde basketbol sahalarına tekrar girdik, gördüğümüz manzara karşısında işin doğrusu bizde utandık, nerede ise bir çöp dağı halien gelmiş atıkları belediyenin görevlendirdiği birkaç vatandaş temizliyor daha doğrusu temizlemeye çalışıyorlardı.

Aynı soruyu görevlilere bir kez daha ilettik, ancak görevlilerden aldığımız cevap “-Yüksel bey biz söylemekten yorulduk zaman zaman kavga çıktı gençler üzerimize yürüdüler, bu iş söylemekle olmaz ahlak ile olur, eğitim ile olur, kültür ile olur” şeklinde oldu.

Geçtiğimiz yıl yapılan dünya kupası organizasyonunda hepimiz gördük, Japon seyirciler karşılaşmalardan sonra ellerindeki çöp torbaları ile stadyumda var olan tüm atıkları toplayarak bütün dünyaya adeta ders verdiler.

Söz konusu çöpleri spor sahasına gelişigüzel dökenlerin tamamı öğrenci, birkaç saat önce sınıflarında ders dinleyen öğrencilerin spor sahalarında nasıl bu kadar sorumsuz birer birey olduklarının cevabını sanıyoruz verecek tek makam eğitim sistemidir.

Askerlik yapanlar bilir günün belli saatlerinde bölükte bulunan tüm askerlere “Mıntıka temizliği” yaptırılırdı.

Böylesi sorumsuzlukları görünce acaba ilkokuldan liseye kadar söz konusu “mıntıka temizliği” uygulamalı ders olarak konulamaz mı diye düşünmeye başladık.

Çöp dökmemenin çöp toplamaktan daha kolay olduğunu anlatmanın başka bir yolunun kalmadığı artık çok net bir şekilde ortada.

Yazık oluyor memlekete..