Günümüzün sihirli kelimesi bilindiği gibi “İstikrar” hayatımızın her alanında beraber yürümek durumunda olduğumuz istikrarın yakalanması her geçen gün daha büyük önem arz ediyor.

-Siyasette istikrar

Sporda istikrar

-Çalışma hayatında istikrar

-Sosyal hayatta istikrar

-Evlilikte istikrar

diye başlayan ve arkasına eklenecek yüzlerce madde ile desteklenecek olan istikrar unsuru galiba bizi biz ayan değerlerin en başında duruyor.

Bundan uzun yıllar önce etrafımızda bulunan herhangi bir kurum ve kuruluşta çok uzun yıllar görev yapan bu özellikleri dolayısı ile o kurumlar ile anılan insanlar vardı.

Son dönemlere hem çalışma hayatında meydana gelen değişiklikler hem de insanların teknolojiye olan bağlılıkları dolayısı ile işyeri noktasındaki uzun süreli istikrar geçti gitti.

Sporda özellikle futbolda “forma aşkına” diye başlayan ve ismi bir spor kulübü ile anılan sporcular vardı, Bu sporcular kendilerine kadar fazla ücret ödenirse ödensin bir başka kulüp ile asla anılmak istemezlerdi.

Şu sıralar “ben profesyonelim benim için mühim olan yapacağım görevdir forma rengi takım aidiyeti fark etmez” anlayışı hüküm sürdüğünden sporcular için bir kulüpte ömür tüketmekten çok daha fazla kulüpte bulunmak ve daha fazla para kazanmak önemli hale geldi.

Yazılı medyanın bu kadar can çekişmediği ve ismi yazı yazdıkları yayın kuruluşları hatta yazdıkları sahifeler ile anılan köşe yazarları vardı, Bu yazarların ne yazdıklarını merak eden kim varsa gazete ile birlikte onların hangi sahifede hangi sütunda yazdıklarını bilir ve bu yazarlar 20 yıl 30 yıl aynı yayın kuruluşundan takip edilirdi.

Siyasetin bu kadar kutuplaşması beraberinde medyadaki istikrarsızlığı da getirdi, Artık bir yayın kuruluşunda uzun süreli yazan yazar yok, İktidara yakın yada iktidara uzak olarak bilinen köşe yazarlarının o kuruluşta ne kadar kalacağı yayın sahiplerinin duruşuna bağlı.

Gazetecilik konusunda yazarlık konusunda da bilindiği gibi istikrar önemli, Oldum olası yerel medyanın o yerleşim bölgesindeki yöneticilerin gözü kulağı olduğu hemen herkes tarafından kabul ediliyor.

Bizde böyle bir süreçte aşağı yukarı 30 yıldır kendi sınırlarımız içerisinde medya sektöründe ama daha da önemlisi köşe yazarlığı noktasında yakaladığımızı düşündüğümüz istikrarı korumaya çalışıyoruz.

Çevremizdeki dostlarımızın, okuyucularımızın bizden beklentisi büyük, Çevremiz zaman zaman bizden şikayetçi oluyor

-Uzun yazıyorsun diyen var,

-Kısa yazıyorsun diyen var

-Neden sürekli siyaset yazıyorsun diyen var

-Çok fazla anı içeren bu kadar yazı yazmaya ne gerek var

-Her gün yazı yazmaktan eline ne geçiyor diye sorgulayan var.

Bize bu şekilde hesap soran dostlarımıza ve okuyucularımıza “-Daha ne istiyorsunuz, pek çok mesleğin pek çok güzelliğin çok kısa bir zaman diliminde tüketildiği bir dünyada nerede ise 30 yıldır yılmadan, bıkmadan “of demeden” her gün yazı yazıyoruz, yazdığımız yazıları her gün var olan tüm iletişim araçları üzerinden sizinle buluşturmaya çalışıyoruz” dediğimizde “-Haklısın biz meseleye bu açıdan hiç bakmamıştık” diyenleri görüyoruz.

İsmi “istikrar” olan ancak artık hayatımızı hızlı bir şekilde terk eden devamlılık ile ilgili sahifeler dolusu görüş öne sürülebilir ancak dünyadaki değişimler uyarınca “acaba bir yerde çakılı olarak kalmaya, yada  kurum ile anılmaya ne kadar ihtiyaç var” sorusu her zamankinden daha fazla seslendirilmeye başlandı.

Hem de her şeyin bu kadar hızlı tüketildiği bir süreçte…