Daha çok devleti yönetenlerin sürekli söylemi olan Şeyh Edebali’nin "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" ifadesi biz kendimizi bildik bileli başta siyasetçiler olmak üzere pek çok yazar-çizer-düşünür tarafından hemen her platformda kullanılır durur.

Hatırlatmakta fayda var Şeyh Edebali Osmanlı devletinin kurucusu Osman Beyin kayınpederidir.

Sözünü ettiğimiz “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” söyleminin arkasında derin bir siyaset felsefesi vardır. Bu söyleme göre Devlet bir çatıdır ve bir düzen olarak vazgeçilmezdir. Fakat tek başına kutsal değildir. Devlet insana hizmet edip adil oldukça iyi bir devlet olur.

Türkiye’nin nüfusu şu sıralar 86 milyon sınırına dayanmış durumda, dünyaya gelen bir çocuk önce anne babasından yakın ilgi bekliyor, emekliyor, yürüyor, konuşuyor, doğru ce sağlıklı bir beslenme ile hayata ilk adımları atmanın keyfini çıkartıyor.

İlkokul-Ortaokul-Lise-üniversite-Askerlik, iş hayatı-evlenme- çoluk çocuğa karışma gibi merhaleleri aşmayı başaran insanoğlu sonrasında hayatını sonlanıncaya kadar eğer olabilmişse emekliliğinin tadını çıkarmaya çalışır.

İşte burada işin püf noktası olan “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” söylemi ortaya çıkıyor, İnsanın olmadığı daha açık bir ifade ile insan hayatının korunmadığı bir ortamda devlet nasıl olacak? sorusu öteden beri kafaları karıştırıyor.

Devlet vergi alıyor

Devlet askere gönderiyor

İle başlayan türlü görevlendirmelere hiç kimsenin söyleyeceği bir şey yok.

Ancak vatandaş devletine karşı istenilen tüm vazifeleri yerine getirirken “Devletim bana karşı olan görevleri yerine getiriyor mu, benim can ve mal güvenliğimi koruyor mu, benim daha iyi bri hayat yaşamama olanak tanıyacak adımları atıyor mu?” sorusuna da sürekli cevap arıyor.

Neticede “İnsan varsa devlet var” ifadesi öteden beri daha yüksek bir ifade ile seslendiriliyor, İnsanın hakkının hukukunun korunmadığı meydana gelen olağanüstü felaketlerde anında  vatandaşının yanında olamadığı için insanların hayatlarını kaybettiği bir noktada ilk ifade “Ben öldükten sonra harap olsun Basra şehri” söylemi ortaya çıkıyor.

Devlet hepimizin, buna hiç kimsenin en ufak bir itirazı yok ancak insan hayatının korunmadığı bir dünyada da Devletin varlığının, birliğinin nasıl hissedileceği tam bir muamma.

Önce insanı yaşatmak lazım

Gerisi kolay.