İkinci yarı ifadesi başta futbol olmak üzere pek çok spor dalında kullanılan bir zaman ifadesi olarak bilinir, Sporun kategorisine göre 15 dakikadan başlayıp çeşitli zaman aralıkları ile değerlendirilen müsabakalarda ilk yarıyı galip tamamlayan ekip bu durumunu ikinci yarıda da devam ettirmek, ilk yarıda başarılı olamayan ekipte yanlışlarından arınıp ikinci yarıda durumu kendi lehine çevirmenin hesabını yapar.
Dünyaya geldikten ve çevresinde bakındıktan sonra kendisine ortalama 70 yıl ömür biçen bu durumu da “Yaş Otuz beş yolun yarısı eder/Dante gibi ortasındayız ömrün” dizeleri ile ete kemiğe büründüren Cahit Sıtkı Tarancı 46 yaşında hayata veda edince yolun yarısının yada ikinci yarının neresi olduğu ile yıllar yılı süren ancak şu an bile neticelenmeyen bir tartışma yaşanıp duruyor.
Biz Cahit Sıtkı’ya göre kendimizi daha şanslı sayıyoruz, hayatını 46 yaşında kaybeden birisine göre 14 yıl daha fazla yaşamış birisi olarak kendimizi karşılaşmanın ikinci yarısında kabul ediyoruz.
Bizim memleketin çok büyük bir çoğunluğu hayatının ilk yarısında kaybettiklerini yada başaramadıklarını ömrünün ikinci yarısında kazanmaya daha doğrusu maçı çevirmeye çalışanlarla dolu.
İnsanlık aleminde genel kanaat şans faktörünü bir kez elinden kaçıranların ikinci bir hakları daha olduğu yönündedir, Bu yüzden siyasette, ticarette, sosyal hayatta, evlilikte ilk yarıda başarılı olamayanların bir tamamı maçın yani hayatın ikinci yarısında kendisine bir kez daha fırsat geleceğine inanır durur.
Tamamı daha iyi bir hayat yaşamak adına var olan bu beklentileri bulan elbette ki var ancak çok büyük bir çoğunluk maçın ikinci yarısında bırakın öne geçmeyi dengeyi bile sağlayamaz gol üstüne gol yiyerek sahadan kör pişman ayrılmak zorunda kalır.
Bizim gibi maçın ikinci yarısında sahada biraz daha fazla kalma şansını yaşayanlar bir zaman sonra var olan dünya nimetlerinin hiç birisinin beş para etmediğini kazanılması gereken tek faydanın da sağlık sıhhat olduğunun farkına varır.
Maçın ilk yarısında yani hayatımızın ilk 30-35 yıllık dilimi içerisinde bizim için bir anlam ihtiva etmeyen terlemek, yorulmak, dolaptan soğuk su içmek, dişleri ile fındık kırmak, geç saatlerde yemek yemek gibi son derece basit ihtiyaçları bile ikinci yarıda yerine getirmek olağan üstü bir gerektirir.
Karşılaşmanın ikinci yarısında oyunda kalmak çok büyük bir meziyet gerektiriyor, Kavgadan, trafik kazasından, elektrik çarpmasından , suda boğulmaktan kurtulup dingin rahat bir yaşayabilmek aslında ikinci yarıda sahada kalmanın en büyük nimetlerindendir.
Geçen geçti, bizim yaş grubumuzdaki pek çok akranımız bırakın karşılaşmanın ilk yarısını dün ne yediklerini bile hatırlamakta güçlük çekiyorlar, bu yüzden hayatı fazla ciddiye almayıp sağlıklı bir şekilde Allah’ın verdiği hayatı kimseye yük olmadan geçirebilmek en büyük gurur kaynağı olmalı.
Gerisi hikaye…