"Düşünce, söylem ve eylemde ölçülü olmak, aşırılığa kaçmamak" anlamına gelen "mutedil" kelimesi, her insan için hayat düsturu olması gereken bir davranışı temsil eder.

...

Bir de "tevazu" kelimesi var ki, "alçak gönüllülük, kendini beğenmişlikten ve böbürlenmekten uzak durmak" manalarına gelir...

'Tevazu' erdemli bir davranış biçimi olmakla beraber, sınırının ve ölçüsünün çok iyi ayarlanması gereken hassas bir olgudur. Zira kişinin şahsiyetini ortadan kaldıran abartılı tevazu, tevazu olmaktan çıkıp kibire dönüşür...

"Kibir" büyüklenmek, gururlanmak, başkasını küçük görmek veya yok saymak anlamlarına gelmektedir. Ne dinen ne de ahlaken hoş görülmeyen bu kötü huy, ne yazık ki az ya da çok pek çok insanda var olan illetli bir duygunun sonucudur...

...

"Kibir" büyüklenmek, gururlanmak, başkasını küçük görmek veya yok saymak anlamlarına gelmektedir. Ne dinen ne de ahlaken hoş görülmeyen bu kötü huy, ne yazık ki az ya da çok pek çok insanda var olan illetli bir duygunun sonucudur...

...kibirli insanlar bu huylarını gizlemek için bazen tevazu maskesini kullanma yoluna giderler. Oysa ki aslında kendilerinde olmayan güzel bir huyu sanki varmış gibi göstermeye çalışanların yaptıkları şey, tevazu kisvesi altında kibirlenmek, böbürlenmek ve riyakarlıktan başka birşey değildir.

Zenginliğinden, makamından, güzelliğinden ya da başka bir nedenle kibirlenip büyüklenmek büyük günah iken, tevazu kul olmaktır. Bir başka deyişle, kibir haddi aşmak, tevazu ise sınırda kalmak ve haddini bilmektir...

...

Tevazudaki aşırılık "Ben çok iyiyim" gizli mesajını içerir. Şeyh Sâdî bu hususta, "Fıstık misali kendisinde bir iç var zanneden, soğan gibi hep kabuk çıkar" demektedir...

Hiç şüphesiz ki çevrenizdeki bazı kişilerden "Ben fakir, acizâne şu kadar hayır-hasenat yapabildim, şöyle şöyle ibâdetlerim var, bu noktaya gelmeme mütevazi olmama borçluyum" gibi sözleri duyduğunuz olmuştur. Bu tür insanların yaptıkları, gurur ve kibri tevazuyla perdelemekten ibaret olup, peşinde koştukları şey de "ne mütevazi insanmış" dedirtmenin nefsani tatminkarlığını yaşamaktan başka birşey değildir...

...

Öte yandan gerçek tevazu sahipleri, Allah’ın emirlerine samimiyetle itaat edip kusur ve acziyetlerini itiraf eden, başkalarının haklarına riayet edip onların doğru sözlerini kabul eden ve doğrular hususunda nefisleriyle inatlaşmaya girmekten sakınanlardır...

Sakın olaki buraya kadar anlattıklarımdan 'mütevazi olan herkes kibirlidir' gibi bir anlam çıkarılmasın. Vurgulamak istediğim husus, herşeyde olduğu gibi tevazu konusunda da dengeli olmaktır...

Son söz;

Ey insanoğlu! Madem ki topraktan yaratıldın, ateşten yaratılan şeytana inat, toprak gibi mütevazi ol...