31 Mart tarihinde yapılan yerel seçim sonrası bilindiği gibi en az dört yıl süre ile artık seçim yok, Türkiye gibi akşamdan sabaha siyasetin değiştiği bir ülkede “seçim olmaz” demek son derece riskli olsa da tüm siyaset önümüzdeki dört yılın seçimsiz geçeceği noktasında hemfikir durumda.
Seçimin olmadığı uzun süreli zaman dilimleri aslında başta iktidarda bulunan partiler olmak üzere siyaset kurumu içinde derlenme toparlanma dönemidir, zira seçim kazanabilmek adına “sen ne veriyorsan ben iki katını vereceğim” şeklindeki söylemler bu dönemlerde kolay kolay görülmez.
Bizde 2028 yılına kadar seçim olmayacağını varsaydığımızda toplumun bir noktada kendini dinlemesi, seçim kazanmak adına verilen uçuk kaçık vaatlerden medet umulmaması adına önemli bir zaman dilimidir.
Ancak son birkaç yıldır hepimizi yakıp kavuran hayat pahalılığı dolayısı ile söz konusu seçimsiz geçecek olan bu 4 yıllık zamanın son derece zor geçeceğini düşünüyoruz.
Türkiye’de yaşayan belli bir kitlenin dışında kalan milyonlarca vatandaş için söz konusu pahalılık artık dayanılmaz bir eziyet haline gelmiş durumda öyle ki hepimizi sarıp sarmalayan bu pahalılık şu ana kadar olan yaşantımızdaki alışkanlıkları da kökünden değiştirecek bir noktaya gelmiş vaziyette.
İçerisinde bulunduğumuz mayıs ayı vatandaşlarımızın tatil planlarını yapmaya başladıkları ay olarak biliniyor ancak yanına bile yaklaşılamayacak kadar fazla olan otel ücretleri dolayısı ile milyonlarca vatandaşımızın tatil planlarını çok uzun bir süre ertelemek zorunda kalacaklarını düşünüyoruz.
Mesele elbette sadece tatil değil, bir yerleşim merkezinden başka bir yere giderken harcamak zorunda kaldığı akaryakıt bedelleri bile herkesi yola çıkıp çıkmama konusunda derin endişelere sevk ediyor.
Burada asıl önemli sorun vatandaşın evinin mutfağı ile ilgili nerede ise saat başı değişen ve roket gibi yükselen etiketler yüzünden vatandaş saatlerce o market senin bu market benim diye dolaşmak zorunda kalıyor.
Önceki gün birkaç eğitimci arkadaşımızla bir araya geldik, eğitimci arkadaşlarımızdan özel okul ücretleri ile ilgili rakamları öğrenince bu aşamadan sonra söz konusu rakamlar dolayısı ile anne babaların çocuklarını özel okullara gönderebileceklerine ihtimal veremiyoruz.
Bizi ilgilendiren ne kadar ihtiyaç varsa tamamının olağanüstü pahalı hale gelmesine rağmen başta emekliler olmak üzere tüm çalışanların ücretlerinin yetersizliği hem az maaş alanların hemde iktidarın en temel sorunlarının başında geliyor.
Türkiye’de sürekli öne sürülen suni gündemler artık hayatımızdan çıkmış durumdadır, Söz konusu suni gündemlerin ortadan kalkması ile yıllar yılı hepimiz tarafından gerçek gündem olarak bildiğimiz hayat pahalılığı ve önlenemeyen göç ile baş başa kalmış durumdayız.
Bir türlü önlenemeyen ve düzene konulamayan göç dalgası beraberinde ekonomik dengesizliği de getiriyor, Üzerinde iyiden iyiye düşünülmesi gereken bu iki sorun halledilmediği takdirde göreceksiniz iktidar partilerinin de o koltuklarda kalacak durumu olmayacaktır.