Yurt dışında hatırı sayılır bir kurumda üst düzey yöneticilik yapan bir tanıdığımız var, Yaklaşık on yıl önce gelen teklifi değerlendirip bir Avrupa ülkesine gidip oraya yerleşmişti.

Geçtiğimiz ay arkadaşımız “-Eğer işin yoksa Kadıköy’e gel, hem yeni evimizi görürsün hemde biraz sohbet eder, yemek yeriz özledim seni” dediğinde “tamam geleceğiz” cevabını verdik.

Yaklaşık iki saat sonra arkadaşımızın attığı konuma gittik, İkram etikleri sade kahveyi tadına doyum olmayan kurabiyeler eşliğinde tüketirken kendilerine “-Siz yurt dışındaki işinizi bırakıp Türkiye’ye geri dönüş mü yaptınız.?” sorusunu yönelttik.

Aldığımız cevap “ Avrupa’daki işimiz devam ediyor, Ancak pek çok kurumda olduğu gibi bizim kurumda da uzaktan çalışma dönemi başladı, Neticede bütün işlemler bir masa üstü bilgisayar aracılığı ile yapılıyor, bizde Avrupa’da duracağımıza Türkiye’ye gidelim işimize oradan devam edelim kararı aldık” şeklinde oldu.

Söz konusu “Evden çalışma” sürecini iyiden iyiye masaya yatırıp arkadaşımız ile vedalaştıktan sonra eve geri dönmek üzere yola çıktık.

Sonra bu konuyu bir dostumuz ile paylaşmıştık ki daha bir dakika sonra “-Dur anlatayım benim oğlum bir kurumda üst düzey yönetici kurum İstanbul’da ama oğlum bilemedin en fazla ayda bir kez çalıştığı yere gidiyor diğer zamanlar yani haftanın çalışma günlerinde evinde ofis haline getirdiği bir odada sabah mesaiye başlar gibi bilgisayarın başına oturuyor, öğlen saatlerinde yemek molası veriyor ve mesainin tamamlandığı saatlerde oda işini tamamlıyor, İşe yetişmek için trafik derdi yok, araç park derdi yok, erken çıkamadım geç kaldım derdi de yok, artık yeni hayat bu” şeklinde bir izahat yaptı.

Uzun yıllar önce yazmıştık, Eskiden bizde “Limasollu Naci” isminde bir uzaktan eğitim kurumu vardı, o zamanlar “ne iş yapar” diye araştırma yapsak ta işin doğrusu bir netice alamamıştık, Ne zaman ki merkezi Eskişehir’de bulunan Anadolu Üniversitesi uzaktan eğitim uygulamasına geçti o zaman işin ne kadar rahatlatıcı bir boyutta olduğunu anlamış olduk.

Şu sıralar Avrupa’nın pek çok ülkesinde internet üzerinden eğitim veren ve bu eğitime de Türkiye’de denklik veren pek çok üniversite bulunuyor, Son iki yıldır üniversiteyi bitirdikten sonra yüksek lisans yapan çok sayıda öğrenci için artık devam mecburiyetinin olmadığı sınavların da internet üzerinden yapıldığı gerçeği ile karşı karşıya kalmış durumdayız.

Bir kez daha yine bu sütunlarda yazmıştık, uzun yılar önce tatile gitmek istediğimizde ikamet ettiğimiz yerleşim merkezinde bulunan tur şirketlerine ihtiyacımız oluyordu.

En az 20-30 personelin çalıştığı tur şirketlerinin sahibini bulmak zaten mümkün olmuyordu, Eğer çalışan personeli tanıyan birisini bulabilirseniz o çalışan sizin adınıza tatil yeri bulurdu ancak sizin tatil için talep ettiğiniz bölge ile tur operatörünün bulduğu tatil yöresi arasında kilometrelerce fark olurdu.

Şimdi elimizdeki akıllı telefonlara indirdiğimiz uygulamalar ile hem yurt içinde hem yurt dışında kendi ekonomik durumuza göre binlerce tatil merkezi bulmanız mümkün oluyor.

Söz konusu bu uygulamaların artık hayatımıza iyiden iyiye girmesi ile kent merkezlerinde var olan tur şirketlerinin de işyerlerini kapatarak başka iş kolları ile meşgul olduklarını hepimiz görüyoruz.

Bizde öteden beri “pazartesi sendromu” şeklinde bir endişe vardı, Cumartesi ve Pazar günü yapılan tatil sonrası pazartesi mesaiye başlamasının vereceği endişe ve korku öteden beri konuşulur durur.

Ancak geldiğimiz bu noktada artık mesai kavramı kalmadığından “pazartesi sendromu” ile ilgili korkunun da artık hayatımızdan çıkacağına süreç içerisinde şahit olacağız.

Geçtiğimiz gün telefonumuz çaldı arayan bir kurumun iletişim sorumlusu, telefonda bize “-Yüksel bey sizi düzenlediğimiz  bir bilişim toplantısına katılmak istermisiniz diye davet etmek için aradım, katılımınız mümkün olur mu.?” diye sordu.

Ben anında “- Toplantı hangi şehirde olacak, kaç gün sürecek, ulaşım ve konaklama nasıl çözülecek?” diye sormaya başlamıştım ki muhatabımız “-Beyefendi toplantı 3 gün internet üzerinden yapılacak katılmak isterseniz size kullanıcı adı ve şifre vereceğiz,fiziki bir toplantı değil” dediğinde çalışma hayatının hangi boyutlara taşındığına bir kez daha şahit olduk.

Dünyada ve bizde gelişen teknoloji ile birlikte değişen hayatlara daha yüzlerce örnek vermek mümkün ancak işin temelinde bundan sonra iletişim teknolojinin bizi nerelere kadar götüreceği ile ilgili tahminler yapmanın artık mümkün olmadığını biliyoruz.

Gideceğimiz bu sürecin ne kadar iyi yada ne kadar olumsuz olduğu ile ilgili kararı da ancak işin muhatapları verecektir.

Tek sıkıntı herkesin her geçen gün biraz daha fazla yalnızlaştığı ile ilgilidir.

Kalan kısımlar zaten bizim inisiyatifimiz dışındadır.