Hükümet, ekonomide, adalet ve hukukta, dış politikada ne zaman sıkışsa gündem değiştirmek için Türk kamuoyunda bir tartışmayı gündeme getirir.

Enflasyonun ayyuka çıktığı, emeklinin, dar gelirlinin alım gücünün oldukça düştüğü, okulların açılışının çocuk sahibi ailelere artı bir yük getirdiği günümüzde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imdadına bu defa 12 Eylül Darbesinin 43. Yıldönümü yetişti.

Erdoğan 12 Eylül darbesinin yıldönümünde Ulucanlar Cezaevinde düzenlenen sempozyumda yaptığı konuşmada: “12 Eylül yönetiminin ülkemizin kalbine sapladığı en büyük hançer, üzerinde hala konuştuğumuz, tartıştığımız 1982 darbe anayasasıdır. Her ne kadar 1987’den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017’de tarihi bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin halâ bir darbe anayasasıdır” dedi.

Erdoğan’ın darbe Anayasası dediği 1982 Anayasasının etinden kemiğinden en fazla faydalanan yine Erdoğan ve partisidir. 2017 referandumunda mühürsüz oylar geçersiz sayılmış, “atı alan Üsküdar’ı geçti” denilerek anayasal suç işlenmiştir.

Erdoğan’ın işlediği anayasal suçlar, sadece bir defa değil, birçok kez yinelenmiştir. 2016 yılında bir konuşmasında: “Ben bu anayasa mahkemesinin kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum.” diyerek anayasaya karşı kural tanımazlığını her fırsatta göstermiştir.

Cumhurbaşkanının bu sözlerinden cesaret alan bürokrat ve bakanlar da aynı yolu izlemişlerdir. Bu ve buna benzer anayasa ihlâllerinin neticesinde 2016 yılında Devlet Bahçeli’nin:Erdoğan anayasaya uymuyorsa, anayasayı Erdoğan’a uyduralım.” Sözü halâ kulaklarda yankılanmaktadır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ulucanlar Cezaevinde yaptığı konuşmada: “milletin çeşitliliğini ve zenginliğini kapsayacak bir anayasa hedefliyoruz” sözleriyle neyi hedeflediği apaçık ortada. Daha önceki yıllar da Türk Milletinin 37 etnik unsurdan meydana geldiği sözleri hatıralardayken buna ilaveten birde sayıları 17 milyonu bulan Suriyeli, Afganistanlı, Afrikalı sığınmacıları sayarsak “çeşitlilik ve zenginlik” ten ne kastettiği apaçık ortaya çıkıyor.

 1982 anayasası bu kadar değişikliğe uğramasına rağmen neden halâ yeni anayasa hedeflediklerini anlamak için seçimlerde işbirliği yaptığı ittifak ortaklarına, etraflarındaki 2. Cumhuriyetçi ve kripto FETÖ’cülerin fiil ve söylemlerine dikkat etmek gerekiyor.

Türk kelimesinden, Türk Milletinden, bu devletin kurucusu Atatürk’ten ve Türk Bayrağından rahatsızlık duyanlar, şimdi ittifakla seçim kazandırdıkları AKP den bunun diyetini istiyorlar.

Her Şeye Rağmen Yeni Bir Anayasa Yapılabilir mi?

Ana yasa değiştirmekle, anayasa yapmak ayrı şeylerdir. Yeni bir anayasa yapmak için “Kurucu Meclis” gereklidir. Anayasalar, “Toplum Sözleşmeleridir” Bugünkü mecliste olduğu gibi, değil millet çoğunluğunun %52 si, muhalefetin aldığı %48’in desteği bile olsa o anayasa bütün bir milletin kapsayıcısı olamaz. Dünyaca ünlü anayasa hukukçularının görüşleri bu yönde.

Özellikle bugünkü meclis oluşumuyla Türk Milletine bir anayasa dayatmak, şanlı Türk Tarihine ve Türkiye Cumhuriyetini kuranlara en büyük hakareti yapmaktır. 2. Cumhuriyetçi, Hizbullahçı, PKK’lı, Kripto FETÖ’cülerin bulunduğu bir meclisten çıkacak anayasayı bu millete dayatamazsınız.

O halde şu anda Türk Milleti’nin yeni anayasaya değil, anayasaya uyan, sadece yandaşlarını değil millet çoğunluğunu düşünen bir iktidara ihtiyacı var.

Sağlıklı kalın.