Neden sorusunu kendimize neden sormalıyız?
Neden sorusunun cevabı beklediğimiz cevabı mıdır yoksa, bir sebep midir?

Kendimize sormak istediğimiz sorularda ve bu soruların cevaplarında ne derece dürüst olabiliriz?

Veya, insan kendi kurduğu mahkemede haksız çıkabilir mi?

İnsan olarak kendimize yani iç benliğime ilişkin görevlerimiz ve sorumluluklarımız mevcuttur.

İnsan beyni , her zaman kendini korumaya programlıdır.

Bunu da bir diğer özelliği olan öğrenme özelliği ile gerçekleştirir.

Yani, kendinizi korumayı nasıl öğrendiyseniz, beyniniz de sizi o metotla koruyacaktır. Kişi, çelişkide kaldığı durumlarda bilinçaltı ve hafıza ile derin bir yolculuğa çıkar.

Bilinç altındaki öğrenmişlikler, hafızada kayıtlı olan belgeler ile bir korunma metodu araştırır.

Kişinin kendisine duruma bağlı olarak sormuş olduğu neden sorusu da, bu ortak çalışma sonucunda neticelendirir.

Yani kişi, öğrenmişlikleri ve yaşamışlıkları ile birlikte bir cevap üretir.

Beyinde oluşacak olan soyut cevaplar, dış dünyada ki somutluklar ile de bir ortak yan arar.

Kişi, kendi kurmuş olduğu mahkeme de iç benliğinin karakteristik özellikleri, beyninin öğrenmişlik düzeyi ve tecrübe diye adlandırılan yaşanmışlıklar ile birlikte yargılama sürecini başlatır.

Kendini korumaya odaklı olarak çalışan beyin, bazen durum ve kişiler üzerinden anlık oluşumlar göstererek yanlış cevaplar verebilmeye meyillidir.

Kişinin o an içinde bulunduğu durum ve sürecin devam etmekte olduğu diğer durum ile ne kadar çok çelişirse, beyin o an içinde bulunmuş olduğu durumun kazanacağı belgeler hazırlamaya başlar.

Kişinin içinde bulunduğu psikolojik ve maddi durumlar da göz önünde bulunduran beyin, geçmişte gerçekleşen bir durumu o an ki yorumundan farklı düzeylerde yorumlayabilir.

Bu durum, kişinin aslında kendini kandırması olarak nitelendirilebilmektedir. Anlık olarak veri analizini ve içinde bulunduğu durumdan kurtulma isteğini hisseden beyin, kişinin durum ve kişiye karşı sorumluluklarından ziyade kendisine karşı olan sorumlulukları her daim ön planda tutar.

Bu durum, kişinin sakin kalabilmesini ve kontrolü elinde tutabilmesi konusunda maalesef sorunlar oluşturur.

Sonuç olarak; kişi, her daim kendini korumaya programlı olan bilinçaltı ve sağlık açısından yeterliliğe ulaşmamız olan hafızasından ötürü kendini kandırabilmektedir.

Bu durumun çözümü olarak, sağlık beslenme ve beyin jimnastikleri başta gelse bile, kişinin kendini tanıyor olması büyük önem taşır.

Kişi, kendini ne denli iyi tanıyorsa kendine karşı o denli dürüst davranacaktır. Kişi, kendine ne denli dürüst davranırsa, o denli de kendini tanıyor demektir.