Türkiye tarım, gıda ve içecek sektörü temmuz ayı rakamlarına göre bir önceki ay, ocak temmuz ayına göre ve bir önceki yıla göre dış ticaret rakamlarını açıklayan TÜİK istatistiklerini incelediğimiz de;
2023 yılı ilk yedi aylık ihracat rakamlarımız geçen yıl rakamlarına göre %5,3 artarak 14,52 milyar usd olarak gerçekleşmişken, aynı döneme göre ithalat rakamları %18,01 artarak 14,13 milyar usd gerçekleşmiştir.
Birim ihracat değeri %4,17 artarak 1235 usd , birim ithalat değeri ise %13,01 azalarak 603 usd olarak gerçekleşmiştir.
Aylık ihracat %36,5 artarak 2,29 milyar usd ulaştığı halde, aylık ithalat geçen yılın aynı ayına göre %6,97 artarak 1,67 milyar usd ye yükselmiştir.
Dış ticaret dengesi ise geçen yıla göre %78,13 azalarak 0,39 milyar usd gerilemiştir.
Tüm yukarıdaki rakamlarını incelediğimizde görüleceği üzere uzun yıllardır tarım gıda ve içecek sektöründeki dış ticaret fazlamızın gittikçe kapandığını, ülke olarak dış ticaretimizin fazla verdiği tarım ürünleri ihracatımız rakam olarak yükseldiği halde ithalatı karşılama oranı ve gücünün düştüğü görülmektedir.
Kaldı ki dünya gıda fiyatlarının geçen yıla oranla % 13 kadar gerilediği halde toplam ithalata ödediğimiz dövizin miktarının ihracatımıza yaklaşması tehlike çanlarının çalmasına işaret etmektedir. Ülkemizde son yıldaki döviz dalgalanmasına karşın ihracatçımız dış piyasalardaki pazarını kaybetmemek adına en fazla % 4 kadar arttırmasına rağmen dış ticaretimizdeki dengemizi avantaja dönüştürecek ihracat rakamlarına ulaşmakta güçlük yaşamaktayız. Toplam ihracat rakamlarımızın artmasına karşın dış piyasalardaki gıda fiyatlarındaki düşüşün bir fırsat görülerek iç piyasanın tüketimine çare olarak ithalat rejimini kullanmasını ise takdirlerinize sunuyor, anlamakta güçlük çekiyorum.
Bu şekilde dış piyasalardaki ucuz gıdanın ithal edilmesi belki ekonomi ve siyasetin gereği gibi görülebilir olduğunu anlayabiliyoruz. Ancak bu durum ülkemiz tarım ve hayvancılığının ve dolayısı ile tüm çiftçi ve üreticilerimizin üretim gücünün dengesini bozarak, ileride üretim yapamaz hale gelmesine neden olacaktır.
Bir birim ürünü işleyip ihraç ettiğimiz tarım ürününden, ithal ettiğimiz bir birim tarım ürününün değer farkının lehimize olmasının en avantajlı dönemlerine geri dönerek özellikle dünya piyasalarında en büyük ihracatçısı olduğumuz fındık başta olmak üzere diğer makarna sektörü, bitkisel yağ sektörü, şeker ve şeker mamulleri sektörü ve sebze sektörü gibi ürünlerin birim değerlerinde daha bağımsız ve maliyetlerini dikkate alan aynı zamanda üreticiyi koruyan fiyatlamalarla ihracata konu edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde ithalatla alınan ham maddenin işlenip ihracat yapılması sektör olarak ülke çiftçimize bir katkısı olmayacağı gibi aynı şekilde ham maddelerce dışa bağımlı olan sektörü kontrol edecek ve desteklenecek ithalatçı ülke çiftçisi olacaktır.
olarak; ülkemizin tarım ve gıda üretimine, sadece dış ticaret verilerinin açısından bakılıp değerlendirilmesinin ülke çiftçilerinin lehine olmayacağı, sadece ekonominin temel politikalarının uygulamaları, tüketicileri kısa vadede gıdaya ulaşılabilir kılma hedefine yöneltilmesi aslında gelecekte ülke tarımına dolayısı ile tarımsal üretime çok büyük bir darbe indireceğini bilerek, dikkatlerimizi ve gücümüzü milli tarım politikalarımıza yoğunlaştırıp acilen devreye almalıyız.