17.yüzyılda yaşadığı söylenen, ünlü şair Kazak Abdal ta bu zamana kadar güncelliğini koruyan bir şiir yazmış, ne güzel yazmış. Ünlü sanatçılarımızda ne güzel yorumlamış. 
Timur Selçuk, Cem Karaca, Ali Avaz, Arif Sağ…

Gelin hatırlayalım o manidar şiiri 

Eşşeği saldım çayıra, Otlaya karnın doyura, Gördüğü düşü hayıra Yoranın da………………..
Türk milletiyiz şanlıyız, Köylüyüz biz efkarlıyız, Köylüyü hor görüyorlar, Görenin de…………….
Zengini olmuş yalancı, Karaborsadadır kazancı. Buna fırsat veren varsa. Verenin de …………….
Türk milleti Müslümanız, Allahımız’a tapanız, Dini siyaset ederler Edenin de …………….
Neft yağı motor yağını, Zeytinyağına kattılar, Avrupa ya da sattılar, Satanınd a …………….
Bunu görüp göz yumanın, Bu milleti de soyanın, Pişmiş aşa su katanın, Bu dünyada …………….
Eşkiyalar kol geziyor, İnsan canından beziyor, Bu milletin huzurunu Bozanın da,…………….
Fakirin memurun derdi, Aldığı maaşı yedi, Öldüğünde bir top bezi, Çok görenin  de v …………….
Alamanya aldı işçi, Şimdi de istiyor dişçi, Ağzımızdaki tek dişi Sökenin de,…………….
İşcimizin alın teri Kara gözündeki feri Ahmet Mehmet ve Ayşeyi Hor görenin de …………….
Türkün özü kahramandır. Süngüsü dünyada namdır. Makarios gerin kandır. Silenin de…………….
Ali Münkir münafıkın soyu, Yıktı harap etti köyü, Mezarına bir tas suyu, Dökenin de …………….
Derince kazın kuyusun, İnim inim inilesin, Kefen dikmeye iğnesin, Verenin de…………….
Dağdan tahta indirenin, Iskatına oturanın, Hizmetini bitirenin, İmamın da …………….
Müfsidin bir de gammazın, Mali vardır da yemezin, İkisin meyyit namazın, Kılanın da…………….
Kazak abdal nutk-eyledi, Cümle halkı dahleyledi, Sorarlarsa kim söyledi, Soranın da…
6.filo oldu destek, Ona emir kim verdiyse, Verenin de …………….
Benim adım Avaz, Bende yazdım bu sözleri, Bana kim diyorsa deli diyenin de…………….
Demiş!!! Kazak Abdal.
Üstünden 500 yüzyıl sonra şimdi, korkulu rüyalar görenlerin hikayeleriyle öyle karşılaşıyoruz ki; Adını koymaya dilim varmıyor. Bu millet hala çayıra salınmış eşekler (!!!) gibi sahipsiz. Bir millet düşünün, artık ipini koparmış! Yarınlarına dair hiçbir beklentisi olmayan. Üç beş zenginin mutlu olduğu bir ülkenin milletini tasvir edelim. Ahlaksızlığın başını alıp gittiği bir dönemi yaşıyoruz.  LGBT ahlaksızlığını savunan İstanbul sözleşmesini gündeme taşıyor.  Hırsızlıkla nam salıyor fakat neredeyse kırmızı halıyla salıveriliyor, Esnaf Ahlaksız Tüccar Ahlaksız, Siyasetçi demiyorum, Politikacılar Ahlaksız, Dini üstün kılacağım diye yırtınanlar Ahlaksız, Bir köyün tamamı bir körpenin cinayetine susuyor,  Halk hariç herkesin bildiği kurumları dahil, Narin cinayeti maalesef gündemi hala meşgul ediyor. İlgili ilgisiz herkes Narini konuştu fakat niçin öldüğünü veya öldürüldüğünü bilen yok. Fakat bilenler de lal olmuş durumda, Annelerin titreyerek yetiştirdiği evladının başını yollarda görmesiyle uyanıyoruz. Kadın cinayet haberleri ve bu haberlere yapılan akıl kırılması yorumlar. Bu yorumlardan birine göz atarken hayretle bakakalıyoruz. Şiddet gören kanlar içindeki bir kadın fotoğrafına tepki göstermiş, yorum yazmış bir aslan parçası;
“Bu kadına bunu yapmış ya, erkeğim diye geziyor ya, onun ta anasını avradını .” Diyor.
Türkiye şiddetin “kanıksandığı” ve insanların gündelik yaşamlarını korkuyla tanımlanabilecek bir iklimde sürdürmeye çalıştıkları ülke oldu olacak. Kuşkusuz bu kaçınılamaz ve değişmeyecek bir “kader” değil.  Korkuyu psikolojik, toplumsal, kültürel boyutlarıyla anlamak/kavramak nasıl üstesinden gelinebileceğini bulmakla mükellefiz.

Tarih boyunca, gerek jeopolitik konumu, gerekse de sosyo-kültürel yapısı nedeniyle, sık sık sırat köprüsünden geçmek durumunda kalan ülkemiz yine hassas bir süreçten geçiyor. Dışımızdaki önemli gelişmeler bir yana, içerideki özellikle, özel yetkili mahkemelerle ilgili tartışmalar ve basına sansür yasası gibi konular tartışmaların merkezine oturmuş durumda. Olan ülkeye oluyor; Talancısı, hırsızı, sapığı, canisi, katili, dolandırıcısı bol, bir zaman dilimindeyken ,Emperyalizm ve küresel sermaye ülkeyi ele geçirmişken, birde, halkın sorunlarını kamufle için savaş çığırtkanlığı yapan ve korku pompalayanlarla yatıp onlarla kalkıyoruz yeni güne.

Birlik ve beraberliğe her zaman ki gibi ihtiyacımızın olduğu bugünlerde Aklıselim davranmalıyız. Bizlerin sağlığı ve esenliği için mücadele eden, emek veren insanlara karşı kişisel kırgınlıkları, kızgınlıkları bir yana bırakıp destek olmalıyız. Ülke olarak, bu süreçte emek veren, mücadele eden ve kurallara uyanlar yani bir bütün olarak BİZLER dünyaya örnek bir çalışma sergilemeliyiz. Kolay değil elbet ama başarmak bizim elimizde, Kurallar bizler için ve kurallara harfiyen uyacağız. Bizler ne olursa olsun gelecekten ümitli olmalıyız.

Devlet Ebet Müddettir. BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ.

Bilmem anlatabildim mi...?