Yükselen değer, Objektif köşe yazarlığı..

Kabul etmek gerekiyor ki gazetecilik artık eskisi gibi yapılmıyor, Bundan 20 yıl önceki, 10 yıl önceki hatta 5 yıl önceki gazetecilik artık yok, dünyada baş döndürücü bir hızla gelişen teknoloji kağıt baskıya olan ihtiyacı her geçen gün azaltırken dijital yayının alanı ise alabildiğine geniş mecralara yayılıyor.

Medya bu kadar değişim gösterirken bundan yıllar önce var olan ve bizim “saha gazeteciliği” dediğimiz daha çok muhabir çalıştırma yöntemi de artık yok, Bunun yerine var olan belli başlı ajansların sağladığı haberler ile birlikte bakanlıkların, Valiliklerin, yerel yönetimlerin bünyelerinde oluşturdukları “basın büroları” aracılığı ile ulaştırılan haberler süreci “saha gazeteciğinden” çok “masa başı gazeteciliğe” doğru yöneltiyor.

Böylesi bir süreçte okuyucu da daha çok “Nasıl olsa hangi gazeteyi alırsam alayım hangi haber sitesini takip edersem edeyim  tamamen aynı haberlerden oluşmuş sadece ve sadece manşetleri değiştirilmiş haberleri göreceğim en iyisi köşe yazarlarının yaptıkları yorumları okumak” diyerek köşe yazarlarını takibe başlıyor.

Biz medya sektörüne girdiğimiz günden itibaren belki de sürekli “maaş veren-kira ödeyen-elektrik su- kağıt-kalıp parası ödeyen” tarafta bulunduğumuzdan olsa gerek sahada haber kovalamaktan çok gün içerisinde olup biteni yorumlamak adına “köşe yazarlığının “bizim için daha uygun olduğu noktasında karar vermekte gecikmedik.

Yaklaşık 30 yıldır hiç durmadan günlük yazı yazmaya gayret ediyoruz, Hatırlayan okuyucularımız vardır bundan yıllar önce bayramlarda gazeteler çıkmaz bayram süresi boyunca bir miktar nefeslenme adına sektör içerisindekiler tatil yapma imkanı bulurlardı.

O zamanlarda şimdiki gibi internet medyası olmadığından bizde mecburen alınan karara uyarak köşe yazılarımıza ara vermek zorunda kalırdık, ancak ne zamanki internet mecrası olağan üstü boyutlara geldi, Gazeteler bayram günlerinde bile çıkmaya başladı bizde o gün bu gündür durup dinlenmeden yazıyoruz.

Köşe yazarı olmak ister istemez insana belli sorumluluklar getiriyor, Yazdığının bir yazının bir kurumu, kişi yada kişileri oluşuz olarak etkileme gücü olduğundan her günü kılı kırk yararcasına pür dikkat bilgisayar başına geçmek gibi bir mecburiyet içerisinde kalıyoruz.

Özellikle son dönemlerde daha çok ulusal medyada çok büyük bir kamplaşma yaşandığını herkes kabul ediyor, Daha çok Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin başlaması sonrasında medya kuruluşları tam ortadan ikiye bölününce daha önceleri hemen her fikirden köşe yazarının bulunduğu yayın kuruluşları da “ya bizden taraf olursun yada kurumu bırakırsın” noktasına geldiklerinden köşe yazarları da “mecburi taraf” olmak zorunda bırakıldılar.

Yerel medya sözünü ettiğimiz ulusal medyaya nazaran biraz daha özgür durumda, Bizde bir yerel medya kuruluşunun sahibi olmanın verdiği özgürlükle 30 yıldan fazladır her gün bazen birden fazla yazı yazmaya çalışıyoruz.

Yazılarımızın bir kısmı bilgimiz dahilinde bir kısmı da bilgimiz haricinde Türkiye’nin pek çok bölgesindeki medya kuruluşlarında yer buluyor, Edirne’den, Kars’a kadar var olan yayın kuruluşu sahipleri arasında“-Yüksel Bey yazılarınız çok güzel izniniz olursa bizde kullanmak istiyoruz” diyende var hiç haberimiz olmadan bilgimiz dışında yazılarımızı kullananlarda var, Bu arkadaşlara “-Yahu insan hiç değilse nezaketen yazılarınızı kullanıyoruz der” diye çıkıştığımızda “-alınacak ne var bunda daha çok okuyucu ile buluşmanızı sağlıyoruz” cevabını verenlerde mevcut.

Bu süreç önümüzdeki günlerde işini iyi yapan, yorumlarını tarafsız ve objektif bir şekilde okuyucularına ulaştıran köşe yazarlarını daha fazla ön plana çıkartacak ve yazılarını hakkaniyet çerçevesinde yazanları da en üst noktalara kadar taşıyacaktır.

Biz şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonrada tarafsız köşe yazarlığı kimliğimizi koruyacağız,

elbette ki siyaseti seviyoruz,

bir siyasi parti üyesiyiz,

bir dünya görüşüne sahibiz

ama ne olursa olsun yazılarımızı asla bir silah olarak kullanmayacağız, sonuna kadar tarafsız kalacağız.

Çünkü insanlıkta, gazetecilikte köşe yazarlığı da bunu yani haksızlık yapmamayı gerektirir.