Yorgun hayatlar

An itibarı ile Türkiye’nin nüfusu 86 milyon civarında. Bizim sahip olduğumuz nüfusun üzerinde daha büyük ülkeler var bizim nüfusumuzun onda biri kadar olan ülkeler mevcut.

Dünyanın hangi ülkesinde yaşarlarsa yaşasınlar tüm insanlığın ortak beklentisi daha iyi bir hayat.

Bugün ismi “Akıllı” olan bir telefona sahip olan dünyanın en ücra köşesindeki bir insan yerkürenin hangi ülkesinde olursa olsun hayat süren insanların standartlarını saniyeler içerisinde görüp değerlendiriyor.

Bir ülkenin sınırları içerisinde yaşayan insanların o ülkelerin örf-anane ve adetleri gereğince neye sevinip neye üzüldükleri de aşağı yukarı bellidir.

Ülkelerin sınırları içerisinde yaşayan insanların yaşadıkları hayatlar aslında büyük ölçüde birbirlerine benzer.

Ülkeyi yönetmek adına işbaşına gelen siyasetçilerin attıkları yada atamadıkları adımlar bir noktada orada yaşayan insanların kaderlerini de tayin edebilir.

Meseleye böyle bakıldığında Türkiye’nin Kars ilinde yaşayan bir vatandaşı ile Edirne’de yaşayan vatandaşın sevinçleri de üzüntüleri de büyük oranda benzerlik gösterir.

Yurdumuzun bir bölgesinde meydana gelen deprem ülkenin tamamında büyük üzüntülere yol açabiliyor.

Türk milli takımının yada herhangi bir kulüp takımının gösterdiği başarı ülke sınırları içerisinde yaşayan milyonlarca vatandaşın sokaklara sevinç gösterileri ile dökülmesi için yeterli olabiliyor.

Böyle olunca Türkiye’nin neresinde yaşarlarsa yaşasınlar 86 milyon insanımızın hayatı çok büyük oranda benzerlik gösterebiliyor.

Türkiye şu sıralar çok büyük ekonomik sıkıntılar ile karşı karşıya bulunuyor.

Çalışanlar yorgun, emekliler bıkkın, sanayi kuruluşları gelecekten endişeli bir şekilde olup bitenleri izlemekle meşgul.

Var olan sıkıntıları ayrı ayrı noktalarda değerlendirmek mümkün değil, Zira vücudun bir uzvu rahatsızlandığı anda bundan tüm vücut hasta yada yorgun düşüyor.

Sınırları içerisinde yaşayan tüm vatandaşların mutlu olduğu bir ülke varmıdır.?

İşin doğrusu bilmiyoruz.

Ancak bu işinde bir ortalamasının olduğu muhakkak.

Bizim halkın mutluğunun üst noktalarda olduğunu söylememiz mümkün değil.

Toplumun çok az bir kesimi ultra lüks bir hayat yaşarken çok büyük bir kitle bırakın yaşamayı hayatta kalmaya çaba gösteriyor.

Bu yüzden birimizin derdinin hepimizin derdi olduğu

Birimizin hayatının hepimizin hayatı olduğu gerçeğini hiçbir şekilde unutmamak gerektiğine inanıyoruz.

İnsan olmanın vatandaş olmanın gereği de bu olsa gerek.