Yazdığımız sürece varız…

Bir ırmağı ırmak yapan onda akan sudur…Hayata esastan bakarsan gerçek budur…

Bir ağacı ağaç yapan köküdür, mutluluğu ise dallarında yetişen meyve ve yapraklarıdır…

Bir bülbülü şen ve mutlu kılan gonca gülün güzelliği ve mest eden kokusudur…

Bir arının o günkü mutluluğu mis gibi çiçeklerin bezeli olduğu çayırları görmesidir, onlara kavuşmasıdır…

Bir kuşun en mutlu anı ise yuvasını bitirip kuluçkasına yattığı andır…O an mutlulukla soluklanır…

Bir şairin de en mutlu anı o anda ilham kaynağının gelip kağıda şiirlerini serpiştirmesidir…

Bir yazarın da en mutlu ve musmutlu anı da elindeki kalemi ile beyaz sayfası ile buluşmasıdır…

***

Biz yazabildiğimiz sürece varız…Bir Yazarın “Nirvana”sı  düşündüklerini  kağıda dökebilmesidir.

Bir gazeteci yazarın en mutlu anı yazabileceği bir sütunu olmasıdır…

Bizlerin işi hayatın içinde gördüklerimizi kâğıda döküp, yaşanan hadiseleri tarihe not düşmektir…

Bizler yazdığımız sürece varızdır…

Var olduğumuz sürece eğer yazı yazabiliyorsak en mutlu bizleriz…

Hele hele, kaleminizi korkak alıştırmamış iseniz…

Daha iyi haliyle…

İnsanlar aptal değil…

Koruk üzüm kokusundan,

 İyi yazar yazısının konusundan belli olur derler…

Bir yazı yazan kimse bisiklet süren bisikletçinin durumunu hatırlatır insana…

 Yazarın durumu bisikletçinin durumu gibidir…

 Pedal çevirdiğiniz sürece  yol alır ne o yana ne bu yana düşersiniz, ancak pedalı bıraktığınız anda ya bu yana düşersiniz ya da öbür yana…

O yüzden bizler yazı yazmaya devam, sizler de bizleri okumaya devam Allah’ın izniyle…

Konu yazı yazmaktan açılmışken yine konuyu  bir beyit hikayesi ile sonlandıralım isterseniz.

***

Zamanın birinde zalim vezirlerden birisi Hakkın rahmetine kavuşmuş, vezirin ailesi de hemen dönemin en ünlü şairlerinden olan Şair Eşref’e başvurarak, ölen  vezir için mezar taşına yazılmak üzere bir şiir yazmasını rica etmişler…

Vezir haliyle defnedilmiş, kabrinin  etrafına da duvar çekilmiş, yaldızlı taş hazırlanmış, fakat bir türlü ısmarlanan yazı gelmiyor, yazısız taş da öylece duruyormuş…

Nihayet bir gün vezirin ailesi bir kez daha Şair Eşref’e başvuruyor ve soruyorlar:

“Şiir biti mi?”

Şair Eşref bunun üzerine yerinden fırlar:

“ Nasıl biter?” der, Son beyite geldi dayandı…Amma keratayı bi türlü cennete sokamadım, gitti…”

Herkese mutlu hafta sonları dilerim şimdiden!

 SAĞLICAKLA KALIN!