Bilindiği gibi seçmen siyasi partilerin olmazsa olmazıdır, Her beş yılda bir yada daha erken zamanlarda yapılan genel seçim ile beş yılda bir yapılan yerel seçim öncesi seçmenin oyunu alıp iktidara gelmek isteyen siyasi partiler zaman zaman gökten güneşi bile vaat etmekten asla çekinmiyorlar.
Artık eski düzen siyaset yok, Değişen dünya ile gelişen iletişim teknolojileri dolayısı ile seçmen oy kullanacağı parti ile ilgili istediği bilgilere dakikalar içerisinde ulaşabiliyor ve edindiği bu bilgiler üzerinden karar değiştirebiliyor.
Yaşı 55 ile 60 üzerindeki seçmen zaman zaman karar değiştirmiş olsa bile daha çok ideolojik olarak karar verdiğinden olsa gerek bu kitle siyasi partiler tarafından konsolide edilmesi edildikten sonra da kolay kolay karar değiştirmeyecek bir oy deposu olarak kabul ediliyor.
Söz konusu 55 ila 60 yaş aralığındaki seçmen kabul etmek gerekir ki soğuk savaşı yaşamış ülkenin başına bela olan ihtilallerin bir çoğunu görmüş, ceza evinde yatmış, yurt dışında mecburi ikamete mecbur edilmiş bir seçmen kitlesi olarak şartlar ne olursa olsun partilerini kolay kolay terk etmeyen bir grup olarak kabul görüyor.
Diğer seçmen kitlesi yani daha çok 25-35 yaş grubu arasındaki seçmen kitlesi için ise şu sıralar ideolojiden çok daha rahat ve kaliteli bir yaşam sunan siyaset kurumu kabul görüyor.
Genç seçmen grubu var olan teknolojik imkanlar dolayısı ile dünyayı daha çabuk görüyor, Söz konusu genç seçmenin babaları anneleri “biz okuyamadık biz rahat bir hayat yaşayamadık bari çocuklarımız okusunlar daha rahat bir hayat sürsünler” diye çocuklarının önünü biraz daha fazla açmaktan asla geri durmuyorlar.
Genç seçmen için daha iyi bir yaşam beklentisi ideolojinin önüne geçince ister istemez oy verme tercihleri de değişiyor, İyi bir üniversitede okuyan birden fazla yabancı dil bilen var olan imkanalar nispetinde yurt dışında dolaşan genç nesil için siyaset o andan itibaren daha iyi bir yaşam noktasında hayat buluyor.
Genç seçmenin “daha iyi bir yaşam” adına kullandıkları oy tercihleri seçimlerin kaderini de olabildiğince değiştiriyor, 31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçim sonuçlarına bakıldığında ne demek istediğimiz daha rahat bir şekilde anlaşılacaktır.
Siyasi partiler de ister istemez “Yaşlı seçmen bir şekilde seçimini yapmış dolayısı ile onların karar değiştirmesini beklemektense genç seçmeni ikna etmek daha kolay” diyerek yüzlerini söz konusu kitleye dönmüş durumdalar.
Dikkat edin şu sıralar siyasi partilerin gençlik kolları başkanları daha fazla önem arz ediyor, Türkiye’nin bir ucundan diğer ucuna bakıldığında genç nüfusun beklentilerinin nerede ise aynı olduğu bu gençler için ideolojinin fazla önemli olmadığı gerçeği ortaya çıkıyor.
Bilinmeli ki Türk siyasetinin geleceği de ideolojiden değil var olan gerçek ihtiyaçların karşılanmasından geçecek gibi.
Dünya değişirken insanoğlunun aynı yerde durması nasıl beklenebilir ki.?