Yara bere içinde bir hayat

783 bin 562 kilometrekarelik bir alan içerisine 83 milyon nüfuslu bir ayağımızın batıda bir ayağımızın doğuda bulunduğu bir ülkeyiz, Pek çok Ortadoğu ülkesi yüzyıla krallık ile girerken Genç Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün eşsiz dehası sonucu yüzyıla Demokrasi kurallarının işlediği bir Cumhuriyet olarak yolumuza devam etme kararı almışız.

Bulunduğumuz coğrafyada tutunmak elbette ki kolay değil, Yurt edinmeye çalıştığımız bu Anadolu coğrafyasından bizi söküp atmak adına verdiğimiz mücadele ise her türlü takdirin üzerinde.

Bilindiği gibi belli biri süredir savaşlar artık topla, tüfekle yapılmıyor, Ülkeler kendilerine düşman gördükleri ülkeleri çok daha kolay yollarla alt etmenin farkına varıp bunun da en iyi yolunun ekonomi olduğunun farkına vardıklarında süreç daha değişik bir hal aldı.

Geçtiğimiz ay ABD’de yapılan seçimi Biden’in kazandığı artık netleşti, ilk anlarda ne olduğu belli olmayan bir süreç yürürken artık Biden’in kazanmasının yolunda bir engel kalmadığı ve Biden’in de yeni dönemdeki bakanlarını belirlemeye başladığı görülüyor.

Türkiye şimdi kendisini Biden’in yeni dönem politikalarına hazırlamak gibi bizim anlamakta zorluk çektiğimiz bir sürece doğru ilerliyor, Normal şartlarda bizi uzaktan yakından ilgilendirmemesi gereken bu durum maalesef daha ilk günden beri kimyamızı bozmuş durumda.

Bütün bu tedirginliğimizin sebebi galiba ekonomik olarak bir türlü içerisinden çıkamadığımız bu zorlu süreç, İkinci dünya savaşı sonrasında Avrupa’da iş başına gelen ülkelerin hükümetleri teknolojide olağanüstü hamleler yapıp yol alırken maalesef biz bu yarışın dışında kaldık.

Bugün S-400 ler yüzünden ABD ile Rusya arasına sıkışmış durumdayız, S-400 ler dolayısı ile ABD F-35’leri vermiyor, Ülke savunmamız adına birinci derecede ihtiyacımızın olduğu bu silahları kendimiz yapmamız ,üretmemiz, ürettikten sonra da üçüncü dünya ülkelerine satmamız gerekirken maalesef bu üretimin yanından bile geçemiyoruz.

Uçaklardan vaz geçtik, Yıllar yılı dillendirilmesine rağmen henüz bir yerli otomobil yapmayı beceremedik, Vatandaşımızın ihtiyacına sunacağımız herhangi bir yerli marka telefonumuzda yok, bizden başka ülkelere satabileceğimiz yazılımı kendimizin olan bilgisayar bile üretemedik.

Vaziyet böyle olunca en ufak bir ekonomik sallantıda adeta kanımız vücudumuzu terk ediyor, Her an dış tehdide açık olan ekonomik politikamız bir anda yerlerde sürünüyor, doların artışı ülkede yaşayan herkesi derin ekonomik sıkıntılar içerisinde bırakıyor.

Bütün bu olup bitenleri yıllar yılı bir türlü bitip tükenmeyen siyasi tartışmaların gölgesinde yaşanıyor, sabah erken saatlerden gece yarılarına kadar devam eden ve hiçbir işe yaramayan içi boş tartışmalar var olan enerjimizi tüketip duruyor.

Bir araya gelmeden, birbirimizi daha çok sevmeden, var olan sorunları kabul etmenden kabul ettikten sonrada hep birlikte çözüm aramadan var olan sıkıntılardan kurtulmanın asla mümkün olmadığını biliyoruz.

Siyaseten ortaya bir iddia koymak elbette önemli, ancak uygulamaya konulan siyaset insanımızı mutlu edecekse bir anlamı olur, aksi takdirde yıllar yılı uygulanan ancak geldiğimiz noktada hiçbir işe yaramayan bir siyasete artık devam etmenin hiç kimseye bir faydasının olmadığı iyiden iyiye ortaya çıkmıştır.

Yazık bize..