Türkiye – Suriye Yakınlaşması – (2)

                Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 2007 yılında Türkiye'ye gelen Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ın daveti sonucu 15 Mayıs 2009 tarihinde Suriye'yi ziyaret etmiştir. Abdullah Gül, Suriye'deki ikinci gününde Halep'i de ziyaret ederek aynı zamanda bu şehre giden ilk Türkiye cumhurbaşkanı olmuştur.

                Abdullah Gül ile birlikte Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan İkili ilişkiler bağlamında ekonomi, enerji ve ulaşımda işbirliği konularının görüşüldüğü ziyaretin öne çıkan konusu öncelikle ekonomi olmuştur. Bunların yanında enerji alanındaki işbirliğinin derinleşerek devamı ve ulaşım konusunda yeni işbirliği imkânları da tartışılmıştır.

                Sıcak ilişkiler böyle devam ederken, 2010 yılında başlayan “Arap Baharı”ndan Suriye'de etkilenmiş, Esad hükûmetinin muhalifler üzerine yaptığı Haziran 2011 Operasyonunundan kaçan 3.000 dolayında Suriyeli Türkiye'ye sığınmıştır. (Hatırlatmak isterim Türkiye – Suriye sınırındaki mayınlar 2009 yılında apar-topar temizlenmişti, sizce manidar değil mi?)

                 Bu olay sonrasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: "Suriye'nin yaptığı kabul edilemez, bu bir vahşettir." demecini vermiş ve ikinci bir Hama Katliamı yaşanmaması konusunda Suriye'yi uyarmıştır. Ek olarak tüm ticari ilişkiler de askıya alınmıştır.

                9 Ağustos 2011 tarihinde Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye'ye giderek Beşar Esad ile altı saat süren bir görüşmede bulunmuştur. Ogünleri yazan gazeteciler, Davutoğlu’nun kabineye İhvancı “Müslüman Kardeşler”den bakanların da alınmasını ve yeni anayasa yapılması önerisini ilettiğini yazdılar. Beşar Esad Türkiye’den gelen bu talebi kesinlikle karşılamayacağını, iç karışıklık çıkaran teröristlerle sonuna kadar mücadele edeceğini bildirmiştir.

                Sonrası malum, bugüne kadar sınırlarımız kevgire dönmüş, Suriyeli kaçkınlarla birlikte teröristlerde içeriye doluşmuş, 2002 yılından itibaren uzun süre terör olaylarının duraksadığı dönem sona ermiş, içeride terör olayları yeniden başlamıştır. Bugün için Türkiye’nin kucağında on milyonun üzerinde Suriyeli, Afgan(ABD tarafından eğitilmiş), Pakistanlı ve Afrikalı kaçkın olduğu söyleniyor.

                Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya’daki Euro 2024 Çeyrek Finali’nde Hollanda ile karşılaşan A Milli Futbol Takımımıza destek için gittiği Almanya dönüşü gazetecilere şu açıklamayı yaptı:

                "Biz Suriye ile düşman değildik ki. Esad ile ailece görüşüyorduk. Biz kendisine davetimizi yapacağız, bu davetle Türkiye-Suriye ilişkilerini geçmişte olduğu gibi aynı noktaya getirelim istiyoruz. Davetimiz her an olabilir."

                Hoppala…Aradan koskoca 14 yıl geçmiş, Suriye’de binlerce insan ölmüş, Kuzey Suriye’de ABD öncülüğünde PKK/PYD devletçik kurmuş, Türkiye bir göçmen ülkesi olmuş her şey olup bittikten sonra buna: “Günaydın Yani” denmez de ne denir?

                Muhalefet Partileri yıllardır yapma etme, Suriye ile görüşelim, ABD’nin planı Suriye ve Türkiye’yi bölme planı denildikçe iş bugünlere kadar geldi. Tarihte aynı anda bu kadar çok stratejik hata yapan başka bir ülke olmuş mudur bilemiyorum.

                 “Çözüm Süreci” aşamasında PKK aldattı, 15 Temmuz 2016 öncesi FETÖ aldattı, şimdi de ABD’mi aldattı diyeceğiz? Her aldatılış sonrasında: “aldatıldım Allah beni affetsin, Milletim beni affetsin” demekle işler tekrar aynı rayına gelir mi sanıyorsunuz, yanılıyorsunuz. Bu kadar hata yapanı herkes affetse bile bilesiniz ki tarih affetmez.

Son.

Not: Yazının hazırlanmasında Vikipedi’den yararlanılmıştır.