Trendeki Entelektüel


Bir kış gecesi, Pendik Yunus Emre Kültür Merkezinde Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünün düzenlediği Türk Sanat Müziği konserinden çıktım.

Diğer saatlere göre istasyon da tren de çok tenha idi.

Oturduğum koltuğun karşısındaki beşli koltuğun ortasında oturan yaşlı adam kucağındaki çantaya sımsıkı sarılmıştı.

Adam zaman zaman başını kaldırarak bana doğru ve çevresine bakıyor, sonra yine çantasına yüklenerek başını eğiyordu.

Çevresine bakması ile tipi ile etrafına bir asalet yansıtıyordu.


Bir tarak kalınlığında sakalı, açık alnı, siyah ile beyazın karıştığı, çok az sayıdaki saçlı başı onu daha da asil gösteriyordu.

Eski bir çanta içinden çıkardığı not defterine eski hesapları karıştırır gibi biraz baktıktan sonra yeniden çantanın içine koydu. Siyah paltosunu toparlayarak sımsıkı tuttuğu kucağındaki çantasına doğru yeniden yumuldu.


Her durakta başını kaldırarak nereye geldiğimize bakıyordu.

Bu aydın, münevver görünümlü kişi dikkatimi çekmişti. İnsan insanın gölgesinde yetişir ya, ben de fırsat olsa çekinmesem de yanına gitsem.

Bir selam versem ve yanına otursam. 
“Beyefendi, ben şu kişiyim.” desem. “Müsaadeniz var mı, sizinle yolun sonuna kadar bir çift laf etsek.” 
“Buyurun.” dese o da.


“Ne iş ile meşgulsünüz. Sizi çok entelektüel biri olarak gördüm. Bu görüntünün altındaki gerçek nedir?”


“Entelektüel kim biz kim. Entelektüelin bir direniş bilinci vardır, hiçbir mal ve mülk ile makam ve mevki ile onu satın alamazsınız. Entelektüel, hayata, yapılanlara, topluma, kayıtsız, umarsız, vurdumduymaz değildir. Baksana bizim ahımız gitmiş vahımız kalmış.”


“Sözleriniz bile mevcut duruma itiraz ediyor.”


“Bak hocam, entelektüel kendi ile mücadele etmez, kendi kendini tüketmez, kendi kendiyle çelişmez; doğru bildiğini yaptığı için bir iç bütünlüğü vardır. Entelektüel durumun gereği olarak davranmaz, mış gibi yapmaz. Entelektüel’in gerçek işlevi, topluma yutturulan, görünürde doğru gibi görünen, aslında kimi kişi ve kurumların çıkarlarını korumaya yarayan klişe görüşlerin maskesini indirerek, doğrunun ortaya çıkmasını sağlamaktır. Entelektüel, güçlü olanların yanında değil, zayıf olanların ve doğru olanın yanında yer alan kişidir. Bazen bütün kalabalıklar içerisinde tek kalırsın.”


“Siz tek misiniz?”


 “Benlik bir durum değil. Bazen tek bir kişi bütün bir âlemi değiştirir. Bazen de büyük ordular tek bir kişiye yenilir. Baksana biz yolun sonuna geldik.”
“Bu durak Gebze!” anonsu ile ben de kendime geldim.

Karşımda oturan adam kırmızı beresini başına taktı.

Paltosunu düzletti ve çantasını eline aldı,

Eski Türk filmlerindeki gibi uzaklaştı gitti.

#amp-auto-ads