Koronavirüs salgını dolayısı ile geçtiğimiz ay başlatılan “Cemaat ile namaz kılma yasağı” normalde vakit ve Cuma namazlarında uygulanacakken mübarek Ramazan ayının da bu zamana denk gelmesi Teravih namazının da bu sene kılınmamasına sebep oldu.
İslam dünyasında her ne kadar vakit namazları toplu halde kılınsa da daha çok Cuma- Teravih-cenaze ve Bayram namazlarında doruk noktasına ulaşan cami cemaati yukarıda da belirttiğimiz gibi Koronavirüs salgını dolayısı ile 11 Mart sonrası bir araya gelemiyor.
Birkaç kez daha belirtmiştik böylesi zamanlar insanın kendisini daha fazla dinlemesine daha fazla sorgulamasına vesile oluyor, Koronavirüs öncesi sabah erken saatlerden gece yarılarına kadar olan koşturmaca dolaysı ile üzerinde düşünmeye vakit bulamadığımız ne varsa şimdilerde en ince detaylarına kadar sorgulama imkanı buluyoruz.
Bizde “Benim anam ağlayıncaya kadar senin anan ağlasın” şeklinde tamamen bencillik kokan kendini düşünmekten başka bir işe yaramayan ve bizim hiç sevmediğimiz bir ifade vardır, Bu ifade neticesinde kişi sadece ve sadece kendisini düşünür ve kendisi dolayısı ile var olan bir arızanın çevreye ne kadar zarar vereceğini asla hesaba katmaz.
Ramazan aylarında iftar yapıldıktan ve çaylar içildikten sonra sıra teravih namazının kılınmasına gelir, Teravih namazı kılmayan, oruç tuttuğu halde evden çıkmayan yada oruç tuttuğu halde teravih namazı yerine çay bahçelerine, kahvehanelere gidenlere hiçbir sözümüz yok.
Teravih namazına giden halkımız namazda yalnız olmayacağını namazın kılınacağı caminin büyüklüğüne göre yüzlerce-binlerce insan ile beraber aynı secdeye baş koyacağını bilir ancak ne hikmetse “ben namazda yüzlerce binlerce insan ile birlikte olacağım en azından ramazan ayında iftarlara yanımdakileri rahatsız edecek soğan-sarımsak gibi gıdalardan uzak kalayım” diye asla düşünmez.
Teravih namazını kılmak için abdest alan vatandaş günlerdir giydiği herkesi bayıltan kokulu çorapları değiştirmeyi asla düşünmez, özellikle yaz mevsimine denk gelen ramazanlarda “Ter kokusunu” önleyecek önlemleri almaz, hiç değilse soruna toptan çözüm olacak “Boy abdesti” almakta asla aklından geçmez.
Askerlik yaparken takım çavuşuna tekmil vermeden önce korkusundan pırıl pırıl tıraş olan, gömleğinde ve ceketinde iliklemedik düğme bırakmayan yurdum insanı ne yazık ki Allah’ın huzuruna çıkacağı namazda aynı hassasiyeti göstermez tıraş olmayı bırakın elbiselerinin temizliği için daha gereken önemi asla ama asla göstermez.
Namaz başlamadan önce belki onlarca yüzlerce kez Cami İmamının “-Ey Cemaat namaza başlamadan önce lütfen cep telefonlarınızı kapatın en azından sesini kısın” şeklindeki uyarısını duymasına rağmen büyük bir çoğunluk telefonunu kapatmaz sesini kısmaz ve namazın tam ortasında bütün cemaat “Erik Dalı gevrektir- Ankara’nın bağlarından” tutunda bilimum oyun havalarını duymak-dinlemek zorunda kalır.
Oyun havalarını mecburen dinlemek zorunda kalan cemaat saflarda sağa sola selam verirken kendisini anasından doğduğuna pişman eden soğan ve sarımsak kokusunu da ciğerlerinin en dibine kadar çekmek zorunda kalır.
İslam dini temizliği emreder, İslam dini karşısındakine saygı ve sevgiyi emreder , Ancak bu kadar güzelliği emreden bir dinin mensupları en azından yılda bir gelen Ramazan ayında sırf kendi ağzının tadı kaçmasın diye namaz kılmak için camiye gelen binlerce cemaate hayatı nasıl zehir eder.? Doğrusu bizde anlamakta zorluk çekiyoruz.
Şu sıralar bizi derin korku ve endişe içerisinde bırakan Koronavirüs salgınına belki bu açıdan bakar yalnız kaldığımız süre zarfında yaptığımız yanlışlıklardan arınırsak böylesi bir felaketten bile ders çıkartabiliriz.
Haksızmıyız.?