Siyasetten umudumuzu kesersek.

Türkiye 14 mayıs ve 28 mayısta son derece önemli iki seçim için sandık başına gitti, Her iki tarafından kazanmaya son derece yakın olduğu ve seçimin çok az farklar ile kazanılacağı hemen herkes tarafından kabul ediliyordu.

Millet ittifakına mensup siyasi partilerin de seçimi kazanacak noktada olması o cenahta beklentileri en üst noktaya çıkarmıştı ancak sandıklar açıldığında milletvekili, seçiminde Cumhur ittifakına mensup siyasi partilerin kazandığı anlaşıldı.

15 gün sonra yani 28 mayıs tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini de Cumhur ittifakının adayı Recep Tayyip Erdoğan kazanınca millet ittifakında olağanüstü bir hayal kırıklığı yaşanmaya başlandı.

Takip eden günlerde CHP’de başlayan kongreler ve bu kongrelere bağlı olarak ortaya çıkan içeriye kapanma süreci o gün bugündür devam ettiğinden CHP’nin kafasını kaldırıp “ne oluyor” sorusuna cevap verme imkanı da kalmadı.

Yine Millet ittifakına mensup İYİ Partinin de “-biz 31 Mart tarihinde yapılacak yerel seçime ülke genelinde tek başımıza kendi adaylarımız ve parti logomuz ile katılacağız” şekilde karar alması bir anda “31 mart 2024 tarihinde yapılacak seçimde başta büyükşehirler olmak üzere çok sayıda belediye Cumhur ittifakı tarafından kazanılacak” algısının gelişmesine vesile oldu.

Millet ittifakı bu ve buna benzer sorunlar ile uğraşırken iktidarda bulunan Cumhur ittifakı tarafından oluşturulan hükümetin nerede ise umut olmaktan çıkması vatandaşı perişan eden hayat pahalılığına bir türlü dur diyememesi, nüfusu 14 milyon civarında olan emeklilerin nerede ise kuru ekmeğe muhtaç bir hale gelmesi işin doğrusu kazanmalarına rağmen cumhur ittifakını da nerede ise alternatif olmaktan çıkarmaya başladı.

Vatandaşı perişan eden hayat pahalılığına karşı bir çözüm bulunamaması, emeklileri içerisinde bulunduğu zorluklardan kurtaracak önlemler ile ilgili en ufak bir önlem alınamaması son günlerde vatandaşlar arasında “-Madem siyaset kurumu bizim hayatımızı kolaylaştıracak önlemleri almıyor yada alamıyor o halde siyasi partilere ve siyasetçilere ne gerek var.?” sorusu daha yüksek bir ses ile ifade edilmeye başlandı.

Bizi ürküten bu “siyasetçiye ihtiyaç yok” halinin ortadan kaldırılamaması sadece millet ittifakı değil Cumhur ittifakına oy vermiş seçmelerinde gündelik konusu, “-Biz bu zorlukları aşsın bize hayatımızı bir miktar bile olsa kolaylaştıracak çareler bulsun diye oy verdiğimiz partinin milletvekilleri, yöneticileri, bakanları lüks içerisinde bir hayat yaşarken biz parasızlık dolayısı ile evden çıkamıyoruz” şeklindeki şikayetler her geçen gün daha fazla taraftar bulmaya başladı.

Siyaset makamının bu olumsuz duruma bir an önce çare bulması bizim en büyük temennimiz, zira siyaset en basit ifade ile “insana hizmet sanatıdır” İyi siyaset yapan partiler insan hayatını kolaylaştıracak önlemler alabiliyor halkın yüzünü güldürebiliyorlar.

Biz siyasetten siyasetçiden umudumuzu asla kesmeyeceğiz şu an karşı karşıya kaldığımız olumsuzlukları  yine siyaset kurumu ile aşacağımızdan asla kuşkumuz yok.

Siyaset kurumun bugünden tezi yok kendisini yoklaması ve iktidarı ile muhalefeti ile “biz ne yaptık ta vatandaşın güvenini kaybettik.?” sorusuna cevap bulmalıdırlar.

Yoksa işimiz kötü.