Sen düdüğü çal…

Mübarek Ramazan. Şu mübarek günlerde ağır konuları yazmak olmaz ağır gelir. Dolayısıyla zaman zaman tarihten bazı örnekler vererek kıssadan hisseler çıkarmak yararımıza olur derim. Buyurun:

***

Halet Efendi, gözden düştükten sonra önce Bursa’ya sürülmüş, oradan da Konya’ya gönderilmiş. Çünkü idam hükmü orada yerine getirilecekmiş.. İstanbul’dan idam fermanını  alarak Konya’ya  gitmeye hazırlanan Bostancıbaşı’ya saraydakiler sormuşlar:

“İyi ama ağam, ya Konya’daki Çelebi Efendi, mevlevidir diye Halet Efendi’yi korumaya alır da cellatların onu öldürmelerine engel olursa o zaman ne dersin?”

Nüktedan bir adam olan ağa şöyle cevap vermiş:

“Dedem sen düdüğü çal, devlet işlerine karışma derim.”

***

Kitap okuyan eşek…

Hoca Timur''la konuşurken eşeğini övmüş: –İstesem, okuma yazma bile öğretirim ona, demiş.

–Öyleyse öğret, demiş Timur. Sana üç ay süre!

Bu buyruk üzerine hoca eşeğini eğitmeye başlamış. Yemini büyük bir kitabın yaprakları arasına koyuyor, oradaki yem bitince diliyle sayfaları çevirmesini öğretiyormuş. Üçüncü ayın bitimine üç gün kala, eşeği aç bırakmış.

Tam üçüncü ay dolunca ortaya büyük bir kitap konulmuş, eşek getirilmiş… Aç hayvan, kitabın sayfalarını birer birer diliyle çevirmiş, bir şey bulamayınca da Hoca''ya bakıp anırmaya başlamış.

Timur:

–Acayip şey… diye söylenmiş.

Hoca, Timur''a dönmüş:

–İşte eşeğin okuması böyle olur! Demiş.

Kıssadan hisse…Nasıl uydurursan öyle tutturursun. Tabi millet yerse bunu…

***

Sahur sofrası…

Ramazan ayı gelince yeni evlendiği hanımı özenle hazırlamış ilk sahur sofrasını. Afiyetle yemiş Baba Erenler, ama hanımı bakmış ertesi gün Erenler'de oruç moruç yok; 'Belki maruzatı vardır, sonraki gün tutar' diye yine hazırlamaya devam etmiş sahur sofrasını ancak Baba Erenler hiçbir sahuru kaçırmadığı gibi, bakmış oruç da tutmuyor hiçbir gün. Böylelikle ayı yarılamışlar ki hanımı sonunda dayanamayıp laf etmiş; - "Efendim her gece size sahur hazırlıyorum, yiyorsunuz ancak oruç tuttuğunuz yok, öyleyse hazırlamayayım artık boşuna sahur sofranızı!". Baba Erenler cevabı yapıştırmış; "A be hanım, oruç farz, sahur sünnettir. Zaten mahcubum farzı yerine getirememekten, bir de sünneti terk edeyim de iyice mi mahcup olayım!"..

***

Taklit…

İncili Çavuş, arada bir vezirlerinin taklitlerini yaparak Padişah 1. Ahmet’i eğlendirirmiş. Günlerden bir gün, bunu öğrenen vezirlerden biri İncili Çavuş’u bir köşede yalnız sıkıştırarak:

“Bre İncili,” demiş, “Sen Padişah Efendimizin huzurunda benim taklidimi yapıp beni küçük düşürüyor muşsun. Seni bir öldüreyim de gör bakalım taklit nasıl yapılırmış!”

İncili, vezirin elinden güç bela kurtulmuş ertesi günü gelip padişaha durumu anlatmış. 1. Ahmed:

“Korkma İncili,” demiş, “O seni öldürürse bende onu asarım'

“Aman efendimiz,” demiş, “O beni öldürmeden siz onu assanız daha iyi olmaz mı?”

***

Bre zındık!..

Bektaşiyi Ramazan günü oruç yerken yakalayıp Kadı'nın huzuruna çıkarmışlar. Kadı; "Bre zındık, niye oruç yiyorsun?", Bektaşi; "Seferiyim!". Oradan boşboğazın biri çıkıp; "Kadı Efendi, bunu tanırım, 40 yıldır burada oturur, seferi değil, yalan söylüyor!" deyince Baba Erenler cevabı yapıştırmış; "İlelebet burada kalacağıma dair elinizde senet mi var? Seferiyim dedim ya; Ahiret yolcusuyum!"..

SAĞLICAKLA KALIN!