Rengi solmuş eski bir gazetede bugün göremediğimiz estetiği görünce;

Hafta sonu Gebze AVM de Gebze Gazeteciler Cemiyetinin “Gazete sayfaları ile nostalji yolculuğu” sergisindeydim. Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkan Yardımcısı ve Gebze Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Levent Altun sergide bize eşitlik etti.
Türkiye gazeteciliğinin önemli satır başlarını içeren ve o tarihe ait gazetelerin içindeki haberleri büyük bir heyecanla okumak inanılmaz bir deneyimdi. Neredeyse yüz yıllık bir tarihi günümüze taşımış Altun ve arkadaşları. İnanılmaz bir emek var. 

Kutluyorum. Ama bu sergide galiba en önemlisi, gerçekten geçmişin ne kadar estetik ve kaliteli olduğunu anlıyorsunuz.

Zamanınımızda her şey gibi haber ve sosyal yaşam o kadar çabuk tüketiliyor ki, kalitesini ve estetiğini düşünmekbir yana, aslında her biri sanat eseri ve müellifinin gönül üretimi olan haber, yazı, resim, medya paylaşımlarını sıradan ve anlık bir meta haline getiriyor.

 Gazetelere bakarken en çok hissettiğim aslında bugün de benzer olan birçok haberin geçmişte ne kadar estetik ve gazeteciliğe uygun yazıldığı oldu.

Teknik olarak çağımızın çok gerisinde renksiz ya da en çok birkaç renkli o gazete sayfalarındaki estetik, renk seçimi, siyah beyaz sayfalardaki haberlerin içeriği, haberin birkaç cümle ile temiz anlatımı geçmişin ne kaliteli ve başka olduğun tekrar hatırlattı bana.

Yaşlılar gibi “bizim zamanımızda” diye başlayan cümleleri oldum olası sevmedim. Çünkü gelişimin,yenilenmenin, çağdaş olanakları kullanmanın, insana daha kaliteli bir yaşam sağladığını biliyorum.

Her yeni çağın kendi jargonu olduğunu ve hayatı anlatma ve hayattan zevk alma biçiminin değiştiğini de biliyorum. Ama estetik ve sanat konusunda bu gelişimin kaliteyi bozduğunu da görmek gerekir diye düşünüyorum.

Edebiyatta, şiirde, çok sesli müziktegeçtiğimiz yüz yılın özellikle son yıllarından sonra insanlığın üretiminin çok azaldığını görüyorum. 

Büyük yazarlar, muhteşem şairler ve besteciler yok artık. Yüzyıllardır baş ucu kitapları, hiç eskimeyen şiir dörtlükleri, milyarlarca insanın hayranlıkla dinlediği müzik eserleride yok.

Hızlı üretilen, üreteninin tekrar tekrar kontrol edemediği, yılların imbiğinden geçmeyince eserler, ilk başta çok beğenilen ama sonra hızla tüketilen ve çok kısa sürede hatırlanmayıp, hafızanın çöplüğüne atılan şeyler haline geliyor. Ne yazık!

Çağdaşlaşmadan vazgeçmeden, kaliteli ve kalıcı eserler yaratabilecek çok sayıda insan olduğuna inanıyorum. 

Bizler, ülkeler, sanayii bu insanlara biraz tahammül etsin yetecek aslında. Çünkü kaliteli estetik eserler insanı da güzelleştiriyor.

 “Ülkede, dünyada bu kadar dert varken bumu meselemiz?”diye düşündüğünüzü biliyorum.

Ama unutmayın, kalite ve estetik insanlık tarihinin ana dinamosudur, insanı diğer canlılardan ayıran ve insanı insan yapan bilim ve sanattır. 
O eski gazeteleri okuyun lütfen ne dediğimi çok net anlayacaksınız.