Pandemi döneminde siyasetin dili

Ülkemizde var olan siyasi partilerin Salı günü yapılan grup toplantıları olanca hızı ile devam ediyor, Pandemi dolayısı ile sadece partili milletvekillerinin hazır bulunduğu grup toplantıları her ne kadar az katılımlı olsa da liderlerin söylemlerinde en ufak bir değişim olmadığı ortada.

83 milyon nüfusun yaşadığı Ülkemizde başımıza bela olan Covid 19 salgını her gün bir sürü sevdiğimizi, tanıdığımızı bizden alıyor, bir evde birden fazla Covid 19’a yakalanan aile bireylerinin bulunduğunu artık hepimiz biliyoruz.

Dolayısı ile vatandaşlarımız en azından İlkbahar mevsiminin habercisi olan mart ayına kadar Pandemi ile ilgili alınacak tedbirleri can kulağı ile izliyor gelecek olan hayırlı haberleri bekliyor.

83 Milyon bir taraftan Pandemi ile ilgili alınacak ve kendisini rahatlatacak gelişmeleri beklerken bir taraftan da en azından şu süreçte siyasetçilerinin söylemlerinin biraz daha alt perdeden olmasını bekliyor.

Siyaset bizim hayatımızın olmazsa olması, bizim milletimiz de maalesef siyasette tartışmayı, iddialaşmayı, üst perdeden söylemleri öteden beri seviyor, prim veriyor.

Hal böyle olunca siyasetçilerde böylesi bir süreçte bile var olan kavga dilini daha üst noktaya taşımaktan asla rahatsızlık duymuyorlar, Sanki Pandemi süreci yokmuş gibi siyaset yapmaya devam ediyorlar.

Halbuki şu an son yılların en tehlikeli salgın hastalıklarından birisi ile karşı karşıyayız, büyüklerimiz Covid 19 dolayısı ile hayatını kaybediyor, yaşıtlarımız hayatını kaybediyor, çocuklar hayata Covid 19 sebebi ile aramızdan ayrılıyor.

Siyasetçi belli zamanlarda “Gün kavga günü, tartışma günü değildir, gün bir olma bir arada olma birlik olma günüdür” şeklinde artık dillere pelesenk olan ifadeler kullanırlar, ancak ne hikmetse böyle bir süreçte birlik olmaktansa ayrı noktalarda bulunmayı kendileri açısından daha uygun görüyorlar.

Siyasi partilerin yöneticileri bir araya gelse “Pandemi süreci sona erinceye kadar siyasi tartışmalardan uzak duracağız, bu süreçte hep birlikte el ele gönül gönüle verip ülkemizi bu Covid 19 belasından kurtarmanın yollarını arayacağız, süreç sona erdikten sonra siyasete kaldığımız yerden devam edeceğiz” deseler ne güzel olurdu.

Birlik ve beraberlik duygusunun yaşanması için Covid 19 sürecinde siyaseti ötelemenin nasıl bir zorluğu var, böyle anlarda birlik duygusunu işleyemeyeceksek daha nasıl bir zorluğun gelmesini bekliyoruz inanın cevap bulmakta zorlanıyoruz.

Siyaset bizim için bir yaşam biçimi, bizim için

“Aldığımız hava siyaset

Yediğimiz ekmek siyaset

İçtiğimiz su siyaset

Attığımız adım siyaset”

Galiba böyle bir noktada bizim siyaset mekanizmasından “sakin olmaları, biraz vites düşürmeleri” şeklindeki beklentilerimiz de aşırı iyimserlik taşıyor.

Bütün bu zorluklara rağmen biz siyasetçilerden  “Böylesi zor zamanlarda lütfen daha sakin olun, İçerisinde bulunduğumuz bu zorlu süreçten en az kayıpla çıkabilmek adına siyasetin dilini biraz daha yumuşatın, bizlere örnek olun” şeklindeki çağrımızı hiç durmadan yenileyeceğiz.

Çünkü bu çağrıyı bir vatandaşlık görevi olarak görüyoruz.