Organize İşler

Dünyanın pek çok ülkesi ile birlikte Türkiye’de de belli bir kitle çalışıp-kazanmak yerine, artık değişen teknolojinin de imkanlarını kullanarak bulabildikleri kişi yada kurumların malını mülkünü ele geçirebilmek adına olağanüstü bir çaba gösteriyorlar, çoğu zamanda bunda başarı sağlıyorlar.

Dün vatandaşı dolandırmak adına kumpas yapanların yerini bugün Devletlerin içerisinde kümelenmiş ve dünya üzerinde var olan diğer ülkeleri zorda bırakacak onları diz çökmeye mecbur edecek siyaseti üreten Emperyalist güçler olduğunu artık hepimiz öğrendik.

Emperyalist güçlerin başka ülkeler ile birlikte bizi de perişan edecek kumpasları oluşturmak için ortaya koydukları numaraları takip etmekte zorlanırken bir miktar yorgunluk dolayısı ile uzandığımız koltuğun karşısında Yılmaz Erdoğan’ın başrolünde oynadığı “Organize işler” isimli sinema filmini seyretmeye başlayınca eskiden üç-beş kişinin bir araya gelip uyguladıkları üçkağıtçılıkları şu sıra Emperyalist güçlerin daha büyük bir ölçekte yaptıklarının farkına vardık.

 “Yılmaz Erdoğan’ın 2005 yılında hem yönetip hem de baş rolünü oynadığı, “Organize İşler” filmini seyreden çoktur, Aradan 12 yıl geçmesine rağmen İçerisinde bulunduğumuz günlerde akıllarda yer edinilen “o meşhur tabut sahnesini” görüp te "Vay be ne işler varmış" demeyen hemen hemen yok gibidir.

Organize İşler isimli Sinema filminde Yankesici yada cepçi denilen grubun lideri Lunaparka gitmeyi çok isteyen zihinsel engelli bir vatandaşı “seni tabutun içerisine koyup lunaparka götüreceğiz, Sakın sesini çıkarma” diye tembihledikten sonra 4-5 kişiden oluşan yankesici grubu ile tabutun altına girip yürümeye başlıyorlar.

Cenaze taşımayı öteden beri çok seven yurdum insanı da kendi mahallesinden eller üzerinde geçen tabutu görüp yardımcı olmak amacı ile cemaat oluşturmaya ve cemaat sayısı fazlalaştıkça, işi tezgahlayan yankesiciler tabutun altına giren her mahallelin ceplerini boşalttıktan sonra teker teker tabutun altından ayrılmaya ve cenazeyi tamamen mahalle sakinlerinin omuzlarına yüklediklerinden 5-6 dakika sonra cemaat yol ayırımına gelmiş durumdadır.

Sözde cenazenin hangi yöne daha doğrusu hangi mezarlığa gideceği ile ilgili bir bilgisi olmayan cemaat dört yol ağzında kısa bir süre bekledikten ve içlerinden birsinin “ Bu cenaze nereye gidecek.?” sorusunu yönelttiği an tabutun içerisindeki zihinsel engelli vatandaş, tabutun kapağını bir tarafa fırlatıp “Lunaparka gideceğiz lunaparka” diye bağırması, bu arada  “Ölü hortladı” diye korkarak tabutu yolun ortasına savurmakta gecikmeyen cemaatin çil yavrusu gibi dağıldığı anda yankesiciler  hiçbir şeyden haberi olmayan vatandaşların ceplerini çoktan boşaltıp kayıplara karışmışlardır.

O sahneden sonra  senaryoyu yazan  muhatabını karşısına alıp “Seç oğlum Asım tabutun içinde ölülerle deliler… Ya tabutu taşıyanların içinde olacaksın ya tabutun içinde ya da bu işi organize edenlerden” ya sen nerede olacaksın oğlum? “ şeklindeki müthiş diyalog bütün devletlerin “Organize İşlere” daldığı bir dünyada aslında bizi hangi durumda olmamız gerektiği ile ilgili de yönlendirmeler yapıyor.

Bugün dünya üzerinde var olan yapıyı “Organize İşler” filmindeki duruma uyarladığımızda bir grup devlet tabutun içinde, bir grup devlet tabutun altında bulunurken herkesin “ üst akıl” diye tarif ettiği bir grup devlet te bu işlerin organizasyonunu yapan devletler olarak en tepede duruyor.

Sözünü ettiğimiz Üst akıl şu sıralar Türkiye’yi dolayısı ile Türk milletini tabutun içerisinde koyup bilinmez mezarlıklara doğru göndermeye ve sokmak istedikleri mezarlıklardan bir daha çıkarmamak adına akla hayale gelmeyen numaralara başvurmaktan çekinmiyorlar.

Türk milletini tabutun içerisine koymaya sonrada mezarlığa götürüp toprağın altına gömmeye niyetli bu müptezeller ile taa Haçlı seferleri ile başlayan kavga bir türlü bitmedi, bundan sonrada bitmeye niyetli görünmüyor, hatta o zamandan bu günlere kadar mücadelenin şekli, sahası ve argümanları değişerek olağanüstü bir şiddet ile devam edecek gibi görülüyor.

Bu bitip tükenmeyen saldırılara karşı Türk milleti biraz aklını kullansa, partizanlıktan uzak dursa, her olay karşısında anında karpuz gibi ortadan ikiye ayrılmasa içeride birlik olunmadan dışarıya karşı yapılacak olan mücadelenin başarı şansının az olduğunu anlasa şartların bizim lehimize değişeceği günler daha da çabuk gelecektir.

Türk milletini tabutun içine koyan Emperyalist güçler bu milleti canlı canlı toprağın altına sokmak adına tabutun kapaklarına çok büyük çiviler çakıp bizi nefessiz bırakmak adına her yolu denemekten çekinmezlerken bizim kendi aramızda kavga etmemiz nasıl izah edilebilir ki.?

Türkiye süratle içerisinde bulunduğu tabuttan kurtulmak adına en azından Yenikapı ruhu ile hareket etmeli, bir arada olmaktan asla geri durmamalı, koyu particilik taassubundan bir an önce kurtulmalı ve daha fazla bir arada olmanın yollarını aramalıdırlar.

Bugün Emperyalist güçler her zamankinden daha fazla bir ağırlıkla üzerimize abanmaya yurt yapmaya çalıştığımız Anadolu Coğrafyasından söküp atmaya çalışıyorlar, Son derece dağınık bir görüntü verdiğimizden ve bu dağınık görüntünün de kendileri tarafından son derece net bir şekilde bilindiğinden uyguladıkları baskı da her geçen gün daha da ağırlaşmaktadır.

Kararı biz vereceğiz  Organize İşler filminde var olan replikteki gibi “Seç oğlum Asım tabutun içinde ölülerle deliler… Ya tabutu taşıyanların içinde olacaksın ya tabutun içinde ya da bu işi organize edenlerden, ya sen nerede olacaksın oğlum.” sorusuna  net bir şekilde ifade verdiğimiz gün bizi tabutun içerisine layık görenlerin tamamını Çanakkale’de, Anafartalar’da, Conkbayırında  olduğu gibi tabutun içerisine yeniden koyabiliriz.

Kararı Türk milleti verecek..