Öğretilmiş çaresizlik

Öğretilmiş çaresizlik anlamı ile “kişinin geçmişteki deneyimleri ve başarısız sonuçlarla karşılaşması durumunda ortaya çıkan bir ruh halidir. Bu ruh hali, süreklilik gösteren stresli durumlar gelişerek kişinin kendini etkisiz hissetmesine neden olur. Dolayısıyla kişi, çaresizlik hissettiği durumlar karşısında istese de başarı elde edemeyeceğini düşünerek hareketsiz kalma eğilimi gösterebilir.” şeklinde tanımlanıyor.

İnsanımız siyaset ve spor başta olmak üzere pek çok alanda karşısındaki rakibin gücüne ve daha önce yaptıklarına bakarak kendisine bir rol çiziyor ve o rol çerçevesinde gireceği mücadeleden nasıl bir sonuç ile ayrılacağı noktasında bir karar veriliyor.

Hatırlayan okuyucularımız vardır, Uzun yılar önce futbolda Türk milli takımımız dünyanın adı sanı belli olmayan bir ülkesi ile futbol karşılaşması yapacaksa o karşılaşma öncesi bizde “nasıl olsa yenileceğiz” şeklinde bir düşünce hasıl olurdu.

Biz kendimizi bildik bileli dünyada İsrail-ABD ve İngiltere üçgeni nerede ise “asla yenilmez” bir güç olarak kabul edilir ve şartlar ne olursa olsun bu üç ülkenin girecekleri her mücadeleden galip çıkılacağına inanılıyor.

Bu şekildeki “Öğretilmiş çaresizliği” en derin şekilde şu an İsrail’in Filistin’e karşı başlattığı insanlık dışı saldırılar karşısında adeta “sessiz sinema” oynar gibi “ne olursa olsun İsrail bu kavgadan galip çıkacak” noktasına demir atmış durumdayız.

Güçlüye karşı kuvvetliye karşı olan bu “öğretilmiş çaresizlik” sendromu karşısında sus pus olanları dinlediğinizde kendilerine “peki biz bu psikolojiden nasıl kurtulacağız.?” sorusunu yönelttiğimizde cevap tabi ki “-Bekleyin acele etmeyin her şeyin bir sırası var” şeklinde oluyor.

Muhataplarımıza “-Yahu her kelamınızın başında biz dünya deviyiz, bu coğrafyada bizden habersiz yaprak kımıldamıyordu, daha kısa bir süre önce Azerbaycan ile Ermenistan arasında başlayan çatışmalarda Türkiye’nin gönderdiği İHA ve SİHA’ların savaşın Azerbaycan lehine döndüğünü söylüyorduk, şimdi ne oldu bize” dediğimizde “-Orası Ermenistan’dı burası İsrail” cevabını alıyoruz.

Bu “Öğretilmiş çaresizlik” sendromundan ne zaman ve ne şekilde kurtulacağımız ile ilgili bizim bir zaman tahminimiz yok, İsrail-ABD-İngiltere üçlüsünü yerle yeksan edebileceğini düşündüğümüz “Ebabil kuşlarının” da artık kolay kolay gelmeyeceği de söylendiğine göre işin doğrusu halimiz harap.

Sabahtan akşama kadar hangi televizyon kanalını açsanız dünyada var olan tüm emperyalist ülkeleri perişan eden kahramanlar ile karşılaşıyor gurur duyuyoruz, Ancak dizi bitip te sokağa çıkıp var olan gerçekleri ile karşı karşıya kaldığımızda her gün biraz daha büyük yıkım ile yüzleşiyoruz.

Bıkmadan usanmadan bu olup bitenlerin bize bir faydası olmadığını bizi kurtaracak tek hadisenin ilimde, teknikte, Fen’de batı ülkeleri ne yapıyorsa bizim onlardan bir adım öne geçebilirsek içerisinde bulunduğumuz zorluklardan kurtulabileceğimizi anlatıp duruyoruz.

Aksi taktirde “Öğretilmiş çaresizlik” bizim olduğu gibi bizden sonraki nesillerinde alın yazısı olarak kalacak.