Laf edebiyatı


Edebiyat yapmayı çok seviyoruz. Hangi edebiyatı?

Laf edebiyatını! Yapmadığımız veya yapamayacağımız işlerin, çalışmaların edebiyatını yapıyoruz.

Gören de bizi çok değerli, kaliteli, kalender bir insan sanacak.
Bunları önce kendime söylüyorum benim için geçerli öncelikle. Etrafımızda, Facebook’ta, TikTok’ta, YouTube’da, Instagram’da ve benzeri sosyal medyada öyle şeyler yazılıyor ki filozof sanırsınız bu kimseyi...

Halbuki gerçek hayatında ondan eser yoktur. Millete akıl verir ama kendisi uygulamaz.

Millete nasihat eder ama kendisinde eksikler vardır.

Anne ve babalarını öve öve bitiremezler ama onlara faydaları dokunmamıştır.


İyiliğin edebiyatını güzel yaparlar, ancak iyiliklerini bir türlü bulamazsınız. Merhametin edebiyatını yaparlar ama merhametin "m"sini bile göremezsiniz. Anlayışın edebiyatını yaparlar, ancak anlayışsızlıkları ünlenmiştir.

Adaletin edebiyatını yaparlar, ancak adaletsizlikte rekor kırarlar.

Sevginin, dostluğun, kardeşliğin edebiyatını yaparlar ama içlerinde kin, nefret ve bencillik taşırlar.

Sözleri ballıdır ama içleri acıdır. Kendilerini fedakâr, vefakâr göstermeye bayılırlar, fakat gerçek hayatta en küçük fedakârlığa bile yanaşmazlar.


İnsanlık üzerine methiyeler düzerler ama bir insana selam vermekten bile acizdirler. Saygının önemini anlatırlar ama kimseye saygıları yoktur.

Hoşgörünün erdem olduğunu anlatırlar ama en küçük farklılığa bile tahammülleri yoktur.

Mütevazılıktan bahsederler ama kibirleri göklere ulaşır. Hakkaniyetten söz ederler ama çıkarları için her türlü haksızlığa göz yumarlar.


Bu örnekleri çoğaltabiliriz... O hâlde, gereksiz edebiyat yapacağımıza, az söyleyip çok uygulayacağımız söylemleri dile getirseydik daha iyi olurdu.

Gerçek anlamda iyi bir insan olabilmek için kelimeleri değil, eylemleri konuşturmalıydık.

Çünkü güzel sözler değil, güzel davranışlar dünyayı değiştirir

#amp-auto-ads