Kurt Kuzuyu Yemeyi Aklına Koyduysa

                Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay hakkında verdiği karar, Türkiye kamuoyunda öyle bir sarsıntı yarattı ki,konu adeta pimi çekilmiş bombaya dönüştü. Bu konu hakkında günlerdir basın ve televizyonlarda tartışmalar bir türlü bitmek bilmezken, daha da artarak devam edeceğe benziyor.

                 21 Yıllık AKP iktidarı mevcut Anayasa ile ülkeyi yönetirken son yıllarda ne olduysa değiştirmedikleri yeri kalmayan Anayasa hakkında tabir caizse “İstemezuk” türküsünü söylemeye başladılar. Neymiş efendim bu Anayasa darbe Anayasası’ymış. Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi “Darbe Anayasası” dedikleri bu Anayasadan en fazla faydalanan kesim yine AKP Hükümetleri olmuştur.

                Yargıtay 3. Dairesinin Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında vermiş olduğu soruşturma kararı tam anlamıyla ülkede kaos yaratmaktan ibarettir. Yoksa Yargıtay üyeliğine kadar yükselmiş hâkimlerin haklarında soruşturma açılmasını istedikleri Anayasa Mahkemesi üyelerinin yargılanamayacağını bilmemelerinin imkânı var mı? Veya anayasanın 158/3. Maddesine göre: ““Diğer mahkemelerle Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi kararları esas alınır.” Sözlerini.

                Maksat; son yıllarda Partili Cumhurbaşkanının ve iktidar ortağı MHP Genel başkanının TC Anayasasının değiştirilmesi(Sivil bir Anayasa! Yapma isteği) konusundaki isteklerinin yolunu açmak. Birde Sayın Cumhurbaşkanı, iki mahkeme arasındaki anlaşmazlığın hakemliğine talip. Anlaşılır gibi değil; bağımsız yargı organları arasındaki hakemliğe partili cumhurbaşkanının hakemliği nasıl izah edilir aklım bir türlü almıyor.

                Mevcut haliyle bugünkü meclis yeni bir Anayasa yapabilir mi ona bir bakalım.

1 – Bu meclis 4 yıllığına yasama yetkisi almıştır.

2 – Meclis üyeleri mevcut anayasaya sadık kalacaklarına yemin etmişlerdir.

3 – Anayasa’nın 1. Ve 2. Maddesine göre bu meclisin Anayasa yapma yetkisi yoktur.

4 – Yeni bir Anayasa yapma şartlarının oluşması için:

a – Evvela Milletin anayasa isteyip istemediğinin anlaşılması için “Halk Oylaması”na gidilir.

b – Yeterli çoğunlukla kabul edildiği takdirde bir “Kurucu Meclis” oluşturulur.

c – Bu kurucu meclisin hazırladığı Anayasa taslağı yeniden halkoylamasına sunulur.

Herkes bilir ki, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Öyle her gelen yeni hükümet, kafasına göre Anayasa yapamaz.

Konu Hakkında Hukukçular ne diyor:

Emekli Yargıtay Başkanı Sami Selçuk: “Karar mahkemesi, kural olarak ilk mahkemedir. Yargıtay ise, karar mahkemesi değil, “denetim mahkemesi”dir. Elbette Yargıtay, eğer eylem suç değil ve sanık tutuk ise, ayrıklı (istisnai) olarak sanığın salıverilmesine de karar verebilir. Vermelidir de. Ancak bu türden “ayrıklı durumlar, dar yorumlanır.” Dolayısıyla Yargıtay’ın denetim mahkemesi kimliği örselenerek asla genişletilemez.” Demektedir.(KARAR)

                Sami Selçuk, bir başka konuşmasında: “AYM. Kararı Madde 153’e göre Anayasa Mahkemesi’nin kararları yanlış ta olsa tartışmasız kesin uygulanır” demektedir.

Aslında olayımızda dosyanın incelenmesini gerektiren bir durum da asla söz konusu değildir. Yapılacak işlem bellidir. Mahkeme, topu taca atacak yerde, kararındaki bilgilere göre, tutuk milletvekilini hemen salması gerekirdi.”

Taha Akyol: “Mesela Can Atalay dosyasında hangi mahkeme yetkilidir? Cevap açık: Adli yargıda Yargıtay yetkilidir... İnsan hakları konusunda ise AYM yetkilidir çünkü 2010 referandumuyla, yani “yetmez ama evet” referandumuyla bu yetki AYM’ye verilmiştir. Anayasa maddesi aynen şöyle:

Temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.” (Md. 148/5)

                Emekli Yargıtay Baş Savcısı Sami Selçuk’tan bir alıntı:

                Konfüçyüs, öğrencileriyle birlikte Thai Dağının eteklerinde gezinirken ağlayan bir kadın görünce nedenini sorar.

Burada bir kaplan, önce kaynatamı parçaladı, sonra kocamı, şimdi de oğlumu,” der, kadıncağız.

“Neden başka yere gitmiyorsun?” sorusuna da kadın, şu yanıtı verir: “Çünkü burada insanları ezen bir devlet yok.”

Bunun üzerine Konfüçyüs, öğrencilerine dönerek, “Baskı yapan, insanları ezen devletler, kaplanlardan daha korkunçtur” der.

                Sağlıklı kalınız.