Koltuğu terk etmenin zorluğu

Siyasette bir noktaya gelmek zor, hedeflenen noktaya geldikten sonra o makamı korumak beklide söz konusu makama gelmek için verilen mücadeleden daha da zor.

İşin daha da kötüsü mesela bir şekilde seçildiği belediye başkanlığı koktuğunda bir dönem iki dönem üç dönem hatta dört dönem kalmasına rağmen söz konusu makam sanki babasından kalmış tapulu mal gibi oradan kalkmak istemeyenlerin sarf ettiği bahanelerdir.

3 dönemdir yani 15 yıldır İstanbul/Ataşehir belediye başkanlığı yapan Battal İlgezdi’nin bir dönem daha kalmak istemesine rağmen CHP genel merkezi tarafından aday gösterilmeyince önce partisinden istifa etmesi sonrada yerine aday gösterilen ismin de alevi olmasına rağmen “CHP’de Alevilere ve Kürtlere  hayat hakkı tanınmıyor” şeklindeki akıla ziyan açıklamaları koltuğun ne kadar sıcak olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiş oldu.

Normal şartlarda herhangi bir makama gelen siyasetinin o makamda kalıp kalmamasına seçmenin karar vermesi gerekmektedir, Ancak yıllar önce AK Partinin belki de seçmene şirin görünmek adına koyduğu ancak sonrasında kevgire çevirdiği “3 dönem kuralı” gereğince makama gelenler zorlanıyorlar.

Burada ilk aşamada akıllara “-Acaba seçilenlere 3 dönem kuralı uygulanmalı mı.?” sorusu gelse de yukarıda da belirttiğimiz gibi başta AK Parti olmak üzere çok sayıda parti “-3 dönem kuralı koyduk ancak söz konusu seçim bölgesinde durumumuz kritik oylar bıçak sırtı, mevcut başkanı halk seviyor, biz koyduğumuz 3 dönem kuralını Türkiye’nin ali menfaatleri dolayısı ile bir dönem daha esnetip macera aramayalım “ diyerek kendi koydukları kuralı yine kendileri ortadan kaldırmaktan geri durmuyorlar.

Böyle bir süreçte iş dönüp dolaşıyor “Kralların değil kuralların dediği olmalı” noktasında düğümleniyor, Bugün ismi “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” olan ama kimsenin anlayamadığı yarım başkanlık siteminin yaratıcısı ABD’de isterseniz tüm ülkeyi altından donatın size verilen süre iki dönemdir, iki dönem sona erdiğinde ABD’de bir dönem diye bir süre kesinlikle yoktur.

Bizde var olan ancak hiç kimsenin uymak zorunda olmadığı kurallar dolayısı ile herkes bulunduğu koltukta bir yada birkaç dönem daha kalabilmek adına var olan tüm çözüm yollarını arıyor işin garip tarafı belli bir oranda da başarılı olabiliyor.

Son günlerde aday gösterilmediği için yıllardır siyaset yaptığı çoğu zamanda “baba ocağı” dediği partisinden bir çırpıda istifa ettikten sonra partisine ağıza alınmayacak hakaretler etmekten geri durmayan seçilmişler dünya görüşlerine tam ters bir siyasi oluşumda yer almaktan asla geri durmuyorlar.

Bu durumda galiba mesleği artık halk arasında “Belediye başkanlığı” olan çok sayıda siyasetçinin koltuğu başkasına bırakmamak adına var olan tüm kirli yollara tevessül etmelerine sebep oluyor.

Olup bitenlere “sırf bir koltuk uğruna değer mi.?“diyeceğiz ancak söz konusu koltuğunda öyle kolay kolay terk edilecek bir makam olmadığı da ortada.

Koltuk gidince kendisinde olduğunu düşündüğü güçte koltuk ile birlikte gidiyor.

Galiba asıl sıkıntı da bu