Karşıtlığı yanlış anlamak

Seyreden okuyucularımız mutlaka vardır, geçmiş yıllarda vizyona giren bir sinema filminde belediye başkanlığı yapan bir siyasetçi kendisi ile ilgili şikayetler ile ilgili olarak muhataplarına “hayat karşıtlıklarla güzeldir, tekdüze bir yapı içerisinde bulunmak hiç kimseye hiçbir fayda sağlamaz” diyordu.

Sinema filmlerini hazırlayan senaristlerde bilindiği gibi günlük yaşantımızdan esinlenirler, toplumun değerlerini sinema filmleri üzerinden seyirciye ulaştıran senaristler bir anlamda toplumun nabzını da tutuyorlar.

Biz iflah olmaz bir Fenerbahçe taraftarıyız, taraftar olmanın gereği noktasında üzerimize düşün tüm görevleri de elimizden geldiği ölçüde yerine getirmeye çalışıyoruz.

Ancak Fenerbahçe’nin de içerisinde bulunduğu süper ligde Trabzonspor’un ama daha da önemlisi “Galatasaray’ın bulunmadığı bir süreçte süper lig bizim için ne anlam ifade eder.?” sorusunun cevabı kesinlikle “hiçbir şey” olacaktır.

Örneklendirmeyi çoğaltmak mümkün, gece olmaz ise gündüzün, siyah olmaz ise beyazın hiçbir anlam ifade etmediğini hepimiz biliriz ancak her karanlığın sonunda bir aydınlık geleceğini bildiğimiz içinde böylesine olağanüstü karşıtlıkları pek önemsemeyiz.

Bu durum şu sıralarda  kendisini en çok siyaset arenasında gösteriyor, siyaset kurumu var olduğu günden beri mevcut tüm imkanları kendisi için kullanmak istediğinden olsa gerek karşıdaki siyasal kurumlara nerede ise hayat hakkı tanımaz bir noktada siyaset yapar.

TBMM’de şu an fazla bir fonksiyonu olmasa da TBMM’de 600 milletvekili var, Söz konusu 600 milletvekili de  Türkiye’deki çeşitli siyasal partilere dağılmış durumda.

Yaptığı siyaset ne olursa hangi yanlışı yaparsa yapsın “bana düşen yanlışı ile doğrusu ile partimi savunmak” anlayışı ile hayata bakan bir kitle “TBMM’de başka siyasi partiye mensup hiçbir milletvekili olmasın TBMM sadece bizim partiye mensup milletvekillerinden oluşsun” şeklinde bir anlayış içerisinde bulunurlar.

Böyle bir TBMM çatısı altında doğruyu bulmak asla mümkün olmaz, farklı fikirlerin farklı dünya görüşlerinin olmadığı, muhalefetin istenmediği bir ortamda doğru ile yanlışı nasıl bulacağımız ve nasıl yorumlayacağımız da merak konusudur.

Bizde söz konusu sinema filminde olduğu gibi” hayat karşıtlıklar ile güzeldir” fikrini savunuyoruz, doğruyu bulmak, özlediğimiz yaşam koşullarına ulaşmak ve daha güzel bir dünyada yaşayabilmek adına bize karşı olanları da dinlemek zorunda olduğumuzu düşünüyoruz.

Tek kutuplu bir siyasetin, tek kutuplu bir hayat tarzının hiç birimize en ufak bir faydası yok.

Çünkü “Hayat karşıtlıklar ile güzeldir”