İstanbul ve diğerleri

Bizde gelenektir, Seçmenin nabzını ölçmek için var olan araştırma şirketleri seçim öncesi hangi partinin ne kadar oy alacağı ile ilgili saha, telefon yada diğer metotlar ile anketleri yaptıktan sonra sıra bu sonuçları açıklamaya gelindiğinde önce var olan ve kamuoyu tarafından kazanmaya yakın olarak bilinen siyasi partilerin oy oranlarını açıkladıktan sonra kalanları “Diğerleri” olarak nitelendirirler.

Bu “diğerleri” ile ilgili örneği şunun için verdik Türkiye’de 31 mart Pazar günü yapılacak yerel seçimde 81 vilayette oy kullanılacak olsa da daha çok AK Partinin bu durumu öne çıkarması ile nerede ise seçmenin tamamı 31 Mart sonrası için İstanbul büyükşehir belediyesinin neticesini referans alıyor böyle olunca da seçim “İstanbul ve diğerleri” olarak saflaşıyor.

Resmi rakamlara göre 16 milyon resmi olmayan rakamlara göre de 22 milyon civarında insanın yaşadığı İstanbul dünyanın en kalabalık şehirleri arasında yer alıyor.

İstanbul ile ilgili “ bir tek taşına bütün acem mülkü fedadır” şeklindeki ifade bir noktadan sonra “Dünya başkenti” olarak anılmaya başlamış durumda.

12 Eylül 1980 ihtilali sonrasında yerel yönetim anlayışının da değişmesi ile bilindiği gibi İstanbul belediyesi “büyükşehir” olarak düzenlenmiş var olan siyasi yapısı ile de “Türkiye’de siyaseti dizayn eden şehir” olarak anılmaya başlanmıştı.

Özellikle 1990’lı yıllardan sonra siyaset kurumu “Türkiye’de siyasetin başkenti Ankara, ticaretin başkenti ise İstanbul’dur, dolayısı ile elinde bulundurduğu ticari güç ile İstanbul her zaman Ankara siyasetini dizayn eden bir yerleşim merkezi olarak anılmaya başlanmıştı.

Dikkat edin İstanbul’da ANAP adayı olarak kazanan Bedrettin Dalan, SODEP adına kazanan Nurettin Sözen, Recep Tayyip Erdoğan’ın yokluğunda belediye başkanlığı yapan Ali Müfit Gürtuna sonrasında hep Türkiye’yi yönetmek için siyasete daha geniş çerçevede bakmışlardı.

Yukarıda isimlerini yazdığımız İstanbul belediye başkanları çok istemelerine rağmen İstanbul sonrası Ülke siyasetinde söz sahibi olamadılar, ancak 1994 yılında İstanbul büyükşehir belediye başkanlığını kazanan Recep Tayyip Erdoğan sonrasında siyaseten en üst basamaklar olan Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı makamlarına kadar gelmeyi başaran bir siyasetçi olarak tarihe geçti.

AK Parti Recep Tayyip Erdoğan’ın karizması sayesinde 1994 yılından 2019 yılına kadar İstanbul büyükşehir belediyesini yönetmiş ancak 2019 yılında yerel seçime CHP-İYİ Parti ortaklığında kurulan Millet ittifakının adayı olarak katılan Ekrem İmamoğlu kazanmıştı.

Normal şartlarda seçmen 31 mart sabahı diğer 80 yerleşim merkezinde olduğu gibi İstanbul’da da beş yıllığına bir belediye başkanlı seçmen için gidecek ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi AK Partinin bu duruma çok büyük anlamlar yüklemesi sonucu ortaya “İstanbul ve diğerleri” şeklinde bir şablon çıkmış oldu.

İstanbul’un ülke siyasetine yön veren yapısı ister istemez başta AK Parti ve CHP olmak üzere tüm siyasi partileri bu kentin belediye başkanlığı için olağanüstü bir çalışma temposuna yönlendirmiş durumdadır.

31 Mart tarihindeki yerel seçimde İstanbul büyükşehir belediyesini AK Parti adayı Murat Kurum kazanırsa siyasete önemli bir değişim olacağını düşünmüyoruz ancak seçimi Ekrem İmamoğlu’nun kazanması durumunda başta 2028 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi olmak üzere Türk siyasetinin bambaşka bir noktaya doğru gideceğini daha şimdiden söylememiz gerekiyor.

İnanmayan beklesin görsün.