ABD ve Batıya yaslanan bir İsrail, bu sefer İran'a saldırısıyla, yaptıklarıyla sınanıyor.
Kuruluşundan beri savaşa hazırlanan, savaşla yatıp savaşla kalkan ve bugün Başbakan Binyamin Netanyahu dümeninde savrulan İsrail'in, kuyruğu sıkışınca, ABD ve Batıya yaptığı 'yardım edin' çığlıkları, neyin işaretidir acaba?
Var olma savaşını veren mazlumlara karşı bir savaş başlatmanın, insanlık için utanç verici olduğunu görmezden gelen bir terör devletinin bir gün, yapıp ettikleriyle sınanmasını görme hayali, mazlumların umutlarını diri tutmuştur hep.
Bugün de savaşın ortasında bu olgu yaşanmaktadır.
Malumunuz, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e 'Aksa Tufanı Operasyonu' ile başlattığı saldırı sonucu, kılıçlarla şişlenmiş kan revan içinde kalan azgın bir boğayı andıran ve gözünü kan bürüyen bir İsrail'in, arenada adeta çıldırarak verdiği 1200 kayba karşılık 50 bin insanı acımasızca katletmiş, bir şekilde önüne, arkasına; kıyısına, kıyı ötesine, berisine gelen ne kadar ülke, millet, kavim varsa, Hamas, Hizbullah bahanesiyle acımasızca yakmış, yıkmış, katletmiş ve bununla da övünmüş; yetmemiş, insanları açlıkla savaşmaya mahkûm etmiştir.
Hızını alamamış, kanlı elini yıkamadan bu sefer de 13 Haziran 2025 günü terörist dediği örgütlerin hamisi olarak gördüğü İran'a saldırmış, bir haftadan bu yana karşılıklı olarak atılan yoğun füze yağmuru ve suikastlarla başlayan savaş tam hızıyla sürerken, bu sefer pabuç pahalı gelmiş, 'yandı gülüm keten helvası' olmalı ki ‘yardım’ naraları atmaktadır.
Ee, papaz her gün pilav yemez ki...
ABD gibi gelişmiş, her türlü güce sahip bir medeniyete yakışmayansa, ne dediğine, ne yaptığına, ne yapacağına; nerede duracağına karar veremeyen, bir dediği bir dediğini tutmayan salvolarıyla zırvalayıp, dünya kamuoyunda komik duruma düşen ve cezai ehliyeti olmayan bir görüntü veren Donald Trump gibi bir başkana sahip olmasıdır.
Böyle psikolojiye sahip birisinin, bu savaşın dümenine geçmeye çalışması ise savaşın ürkütücü yanını da ortaya çıkartmaktadır.
Bu bağlamda 'Ben nükleer silaha sahibim ama sen sahip olamazsın' kafatasçılığını temel alan, insani vasıflarını kaybetmiş bir İsrail toplumunun, bu sefer de kendisi, İran füzeleriyle Tel Aviv semalarından yakılıp yıkılma muradını tadınca, sığınaklara kaçıp saklambaç oynamaya başlayan halkının(!) bir üzüntü duymayıp, sorulan sorulara 'alışacağız' cevabını veriyor olmasıyla cinayetleri, katliamları nasıl içselleştirdiğini, insani duygularını nasıl yitirdiklerini bizlere göstermektedir.
Geldikleri nokta, aynı zamanda silah ve savaşa endeksli ruhsuz, makinalaşmış bir toplum varlığının bir kanıtıdır...21. yüzyıl ilk çeyreğine rastlayan bu arsız dönem, dünyanın egemen gücü ABD ve paydaşlarının, çeşitli bahanelerle mazlum halkların yer altı yer üstü zenginlik kaynaklarına doğrudan çökmeye can attıklarının bir kanıtıdır.
İran yönetiminin tartışılacağı gün değil; Ortadoğu mazlum toplumları için İran direnişi, dilerim yamyamların hevesini kursağında bırakır.