“İnsaf” ibaresinin hayatımızdaki yerini anlatmaya kelimeler yetmez, İnsafı ve İnsaf ölçülerini anlatabilmek için ciltler dolu kitap yazmak gerekebilir.
Muhatabımızı yolun doğru tarafına çağırabilmek için “İnsaflı ol-Merhamet et” ikazlarında bulunuruz, Biliriz ki insafın, merhametin olduğu yerde insan kötülükten olabildiğince kaçınmak ister.
Şu sıralar sanıyoruz ki insafın en az görüldüğü alan siyaset, Yılar önce de siyasete soyunanlar amaçladıkları noktaya ulaşabilmek adına belli zamanlarda insaf ölçülerini elden bırakıyorlardı ancak son dönemlerde insafsızlık herkesi hayretler içerisinde bırakacak noktalara kadar ulaştı.
Son dönemlerde iç siyasette yaşadıklarımız insaf ibaresini adeta yerle yeksan etmiş durumda,
-Göz gözü görmüyor
-Kimse karşısındakini anlamıyor
-Kimse kimseyi duymuyor, duymak istemiyor
-Kimse hak hukuk tanımıyor
-Herkes birbirinin rakibi değil adeta düşmanı
-Herkes bulunduğu noktayı bırakmanın ölümle eşdeğer olduğuna inanıyor
-Herkes sadece ve sadece kendisinin haklı karşısındakinin haksız olduğuna inanıyor.
-Herkes ülkeyi idare etme yetkisinin yalnız kendisinde olduğunu düşünüyor.
Bu kadar olumsuzluğun hüküm sürdüğü bir süreçte iş dönüp dolaşıyor önce insafa sonrada merhamete dayanıyor ancak var olan siyasi yapı dolayısı ile Türkiye politik olarak ortadan ikiye ayrılmış olduğundan kimse diğerinin sesini duymuyor, duymak istemiyor.
Halbuki:
“İslam’ın şartı beş, altıncısı haddini bilmek insaftır.
Rüşvet kapıdan girince, insaf bacadan çıkar.
Bahtsızlık, insanı alıngan, acı çekmek de insafsız yapar.
Dile kemik, zihne fren, insana insaf şarttır.
Ölümü en insafsız kılan şey, insanı o çok sevdiklerinden kopartmasıdır!
İnsaf ve merhamet dilenmekle devlet işleri görülemez.
Mümin kimse, hatta kendisine insaflı davranmayan kimselere karşı da insaflı davranır.
Allah’ım! Amellerimizi ihlasla derinleştir ve ümitlerimizi de ye’sin insafsızlığına bırakma!
En çirkin tavır, halktan insaf ve adalet beklerken senin onlara karşı kötü davranmadır.
Devlet parasına ne bahanesiyle olursa olsun el uzatanlara insaf etmemeli.
Hayran olduğumuz zenginliklerden hangisi insafsızca davranılmadan elde edilmiştir acaba?
Siyaset dünyasında insaf, bir hırsız feneridir. Ne tarafı dilerse orayı aydınlatır.
Çocuk sahibi olmak kalbinizin hep dünyanın insafına kalması anlamına geliyordu.
Bizi iyi ile kötüyü bir tutmaya götürecek kadar insaf, bence bir erdem olmaktan çıkar; tehlikeli bir zaaf olur.
Dilekle dua arasındaki tek fark, birincisinde evrenin insafına kalmanız, ikincisinde biraz yardım almanızdır. “
şeklindeki ifadeler bizim ne ölçüde insaflı olmamız gerektiğinin de en büyük ispatıdır.
İnsaflı olmak, İnsaf me merhameti şartlar ne olursa olsun elden bırakmamak lazım.
Aksi takdirde İnsan olmanın insan kalmanın bir anlamı olmaz.