Hayatımızın kırılma anları

Bizim memlekette insanımızın hiç istemediği sürekli ötelediği, karşılaşmak istemediği “Kırılma anı” genellikle 50’li yaşlarının ikinci yarısından ne yaparsak yapalım kapımızı çalmak için hazırda bekler.

Askerlik görevi sonrası kendi imkanlarımıza göre bulabildiğimiz iş, sonra yaptığımız evlilik ve o evlilikten meydana gelen çocuk yada çocuklar 20’li yada 25’li yaşlardan 50’li yaşa kadar büyük bir keyif içerisinde geçer.

Çocuklarımız ilkokula başlar, akşam saatlerinde büyük bir merakla onların okludan dönmesini beklersiniz, onlar okula aç gitmesinler diye onlarla birlikte yapılan sabah kahvaltıları, akşam yemekleri keyfimize keyif katar

O yıllarda anneniz, babanız henüz hayattadır, anne babanızın sağ olduğu bir dünyada çocuklarımıza sizden daha iyi baktıkları için herhangi bir sorun yaşamazsınız, çocuklarımızda kendiniz gibi emin ellerde olduğunu bilirsiniz.

İlkokul biter ortaokul başlar ondan sonra lise o zamana kadar yani çocuklarınızın üniversite sınavına girdiği an bile henüz sizde şafak atmamıştır, Sınav sonuçlanır PTT tarafından evinize gelen kağıtta “Oğlunuz/kızınız falanca şehirdeki Üniversiteyi kazandı” yazısını gördüğünüzde artık hiçbir şeyin eskisi olmayacağını anlarsınız.

O günden itibaren çocuklarımızdan ayrı kalmanın verdiği acı sizi yakar kül eder ancak yapacağınız maalesef hiçbir şey yoktur, çocuğunuzun elinden tutar kendisini kilometrelerce uzaklıktaki bir kente kalbinizle birlikte bırakır gelirsiniz.

Üniversite 4 yıl sonra 2 yıl yüksek lisans var, bu durumu kavramaya başladığımızda artık çocuklarınızın size yılda bilemediniz birkaç gelip birkaç gün kaldığı emanetler olduğunu bilirsiniz.

Süreç böyle devam ederken siz dışarıda iken birgün annenizin vefat ettiğini belli bir zaman dilimi sonrasında da babanızın bu dünyadan ayrıldığı haberini alır ve pek çok yıkımı birden yaşayamaya başlarsınız.

Belli bir süre sonra  çocuklar “ Sevgili büyüklerim biz artık tatile sizinle birlikte gelemeyeceğiz, kendi arkadaşlarımızla plan program yaptık o programa göre tatil yapacağız” diyerek en kuvvetli darbelerden birisini daha vururlar.

Bu yaşlarda olmanın en berbat yanı artık günün bir saatinde çalan telefondan “Müsaitlik varsa önümüzdeki günlerde hayırlı bir iş işin size misafir olacağız” şeklindeki sizi derin üzüntüler içerisinde bırakan haberdir.

Yani bu yaşlarda hayatınızda var olan her şey tersine işlemeye sizden bir şeyler alıp götürmeye başlar, Anneniz yok babanız yok diğer şe dost ve akrabalar yok, Aile bireyleri tek tek yuvayı terk ediyor ve bu durumun da düzeleceği yok.

Bugünlerde aşağı yukarı herkes bizim gibi aynı duyguları aynı korkuları yaşıyor, Uzun yıllardır ötelediğiniz yüzleşmeye korktuğumuz ne varsa bir tamamı ile kısa bir zamanda karşı karşıya geliyorlar.

Güzel günlerin sona erdiği bizi yoran günlerin eşiğindeyiz.