Şehrin geleceğinin tartışılması aslında insanın geleceğinin ne olacağının konuşulması anlamına gelmektedir.
“Geleceğin şehri” dendiğinde insanların aklına uzayda veya yerin altında inşa edilecek şehirler gelmektedir.
Oysa insanın yaşama mekânı dün olduğu gibi yarın da yeryüzü olacaktır.
Bu durumda şehrin geleceğini planlarken dünyanın şartlarını, coğrafyasını, topografyasını göz önüne almak zorundayız.
İnsanın varlığının devamı dünyanın yaşanabilir bir yer olarak kalmasına bağlı olduğuna göre, şehrin geleceğini planlarken ilk ve öncelikli olarak tabiatın bozulmamasına dikkat etmek zorunda olduğumuz bir gerçektir.
şehir nüfusunun artması beraberinde birçok sosyal meseleyi de getirmiş, kent merkezli yeni toplumsal sorunlar ortaya çıkmıştır.Şehrin geleceğine dair çok disiplinli yaklaşımlar aslında ortaya çıkan toplumsal sorunların kaynağını tespit edip çözmeye yönelik çabalardır.
Her bilimsel alan insanın karşı karşıya kaldığı sorunları kendi açısından çözme çabasına girmiştir.
Bu da şehrin salt bir mimari alan olmaktan çıkıp bütün bilim dalları için uğraş alanı haline gelmesine yol açmıştır. Bu anlayıştan hareket ederek şehrin geleceğini farklı disiplinler açısından ele alan çalışmalar yapılmalıdır.
İnsanlık, özellikle de kentsel toplum modernitenin kendisini sürüklediği çıkmazdan kurtulması için yeniden toprakla buluşmanın çarelerini aramalıdır.
Şehrin yalnızlaştırdığı insan “ben” merkezlilikten sıyrılıp “biz” merkezli bir anlayışa yönelerek yeniden toplumun bir parçası olmalıdır.
Bu iki çözüm arayışının yanında aynı zamanda modern çağın hayatı kolaylaştırıcı imkânlarından da faydalanmaya devam edebilmelidir
şehrin geleceğini çok farklı açılardan düşünmek ve sorunlara farklı pencerelerden çözümler üretmek gerekmektedir.
Herkes için bir yer olan ve farklı anlamlar ifade eden şehirlerimizde her sorun için de farklı çözümlerin bulunduğunu göz önüne alarak geleceğin şehirlerini planlamalıyız.
Unutulmamalıdır ki şehirlerimizde en önemli plan unsuru insandır ve her zaman öyle kalacaktır.
Bu durumda çağın imkânlarını bünyesinde taşıyan ancak fıtratı da gözeten şehirler inşa etmek zorundayız.