İnsanımız özellikle son dönemlere olabildiğince çabuk bir hızla geçmişini unutmak, kendisini değişim dediğimiz o sihirli oluşumun kucağına bırakmak, sonra da bulunduğu yerden çok uzak noktalara doğru yelken açmak için çabalar durur.
İnsanoğlunun bunu neden yaptığını yani geçmişinden uzaklaşmak adına neden bu kadar fazla çaba sarf ettiğini bilmek zor ancak ne yaparsak yapalım bir noktadan sonra geçmişten kurtulmanın öyle göründüğü gibi kolay olmadığını da anlayabiliyoruz.
Faulkner "Geçmiş asla ölü değildir, hatta geçmiş bile değildir. Üstelik geriye, başlangıç noktasına kadar uzanan bu geçmiş insanı geriye çekmez, ileriye iter ve beklenenin aksine, bizi geriye, geçmişe doğru çeken gelecektir." diyerek geçmişten kurtulmanın hiçte tahmin ettiğimiz gibi kolay olmadığını gözlerimizin önüne seriyor.
İnsanoğlunun geçmişinden kurtulmak için çok çeşitli gerekçeleri olduğunu hepimiz kabul ediyoruz, Siyasette, sanatta, sosyal hayatta, ticarette bir şekilde başka bir alana geçebilmek adına geçmişinden kurtulmak adına dünya kadar atraksiyon yapan çok sayıda insan tanıyoruz.
Düne takılı kalmamak adına yapılan bu çalışmalar sonrasında insanın kendisini unutturduğuna ilişkin pek çok örnek olduğunu biliyoruz ancak geçen zaman dilimi içerisinde hayatımızın bir yerinde geçmişimiz ile mecburen yüzleşmek zorunda kalacağımız da kaçınılmaz bir son olabiliyor.
Biz geçmişten kaçmaya çalıştıkça, geçmişimizi sisler içerisinde bırakmak için çaba gösterdikçe ondan sıyrıldığımızı düşünebiliriz ancak günün sonunda geçmişimizin bizi bir gölge gibi takip ettiğinin de bir şekilde farkına varmak gibi bir mecburiyetimizin olduğunu da anlıyoruz.
Geçmişimizden kaçmak ondan kurtulmak yerine olup biteni kabullenmek kabullendikten sonra da yola o şekilde yani geçmişimiz ile birlikte yola devam etmek gibi bir kolaylık varken başka yollar denemenin de nafile olduğunu anlamamız gerekiyor.
Bir başka alana girebilmek adına geçmişimizden vaz geçmenin ne kadar doğru olduğunu bu zamana kadar anlamakta zorluk çeken birisi olarak, geçmişten kaçmanın , geçmişten saklanmanın aslında kendimizden kaçmaktan kendimizden saklanmaktan başka hiçbir işe yaramadığını da anlamamız gerektiğini düşünüyoruz.
Neticede “Başkası olma kendin ol” gibi muhteşem bir ifadenin bulunduğu topraklarda yaşıyoruz, Bu yüzden geçmişimizden kaçmak ve geçmişimizden kurtulmak adına verdiğimiz mücadeleyi bundan sonraki hayatımız ile birleştirmenin yolunu arayıp geçmiş ile geleceği bütünleştirmenin hepimiz için bir kurtuluş yolu olacağına inanmamız gerekiyor.
Aksi halde gelecek günlerimiz yaşanmaz bir hale gelecektir.