Filistin, Siyonizm ve İsrail Tarihçesi -3

Bizim düşlerimizin kanatları vardır, sınır tanımazlar. Yahova’nın Eski Ahit’te vadettiği Nil’den Fırat’a kadar tüm bölgeler Yahudi Kolonizasyonuna açılmalıdır.”

MaxBodenheimer

Artık şu bir gerçekti ki, Filistin’de bir Yahudi Devletinin kuruluşu yolunda bütün şartlar geriye dönülmez bir şekilde yol alıyordu. Siyonistler kendilerini buna inandırmışlar, ülkelerinde Yahudilerin bulunmasını istemeyen sömürgeci devletler, buna Rusya da dâhil “Hasta Adam” Osmanlı’dan toprak koparmak için sürekli Babıâli’ye baskı uyguluyorlardı. Filistin’de bir Yahudi Devleti’nin kurulması,sömürgeci devletlerin Ortadoğu, Hindistan ve Çin’i sömürmek için onların sıçrama taşı olacak, bu yüzden hepsi de Yahudi himayeciliğinde adeta birbirleriyle yarışıyorlardı.

                Osmanlı’nın ve Padişahın şimşeklerini üzerine çekmek istemeyen Dr. TeodorHerzl, Siyonistlerin sözcülüğünü yapan basın kuruluşu DieWelt gazetesindeki oldukça temkinli ve itina ile yazılmış makalesinde: “Bugün hiçbir devlet adamı Türkiye’nin bölüşülmesin düşünmüyor. Evet, bugün Türkiye’nin geçmiştekinden daha fazla para yardımına ihtiyacı var ve bunu da ancak Yahudilerden karşılayabilir. Fakat herhangi bir eyaleti padişahtan almakgibi bir şey söz konusu değildir. Biz sadece başka yerlerde yaşayamayan Yahudiler için devletler hukukunun güvencesi altında bir yurt kurmak istiyoruz.”

                TeodorHerzl, bir taraftan saman altından su yürütürken, diğer yandan da SiyonAşıkları’ının isteklerine boyun eğiyordu. Basel’de yapılan kongrenin programında:

“Syonizm, Yahudi Halkı için Filistin’de kamu hukukunun güvencesi altında bir yurt (Heimstatte) kurulmasını amaçlamaktadır:

                Bunun için Kongre,

  1. Filistin’de Yahudi çiftçi, esnaf ve tüccarların anlamlı şekilde yerleştirilmesi,
  2. Her ülkenin yöresel yasalarına uygun bir biçimde Musevilerin birleştirilmesi ve örgütlenmesi,
  3. Yahudi ulusal duygularının ve bilincinin kuvvetlendirilmesi,
  4. Siyonizm’in amacına erişebilmek yolunda ilgili hükümetlerin onayını almak için hazırlık çabalarına girişilmesine karar vermişti.”

II. Abdülhamid ve Dr. TeodorHerzl temasları:

                “Hakkımızda son kararı Padişah Hazretleri verecektir” diye itirafta bulunan Herzl, II.Abdülhamid’i ikna edebilmek için 1896 le 1902 yılları arasında ikisi hazine-i Hassa’dan olmak üzere beş defa İstanbul’a gelmiş, ziyaretleri sırasında hem Yıldız Sarayı’nda Hem de Babıâli de Osmanlı Osmanlı devlet adamları tarafından kabul edilmişti.

                Herzl, “Huzur-u hümayuna” da alınmış, II. Abdülhamid ile iki saate yakın görüşmüştür. Herzl’in görünümü II. Abdülhamid’i oldukça etkilemiş: “Tam halkının adamı, eski peygamberlerine benziyor” demiştir.

                TeodorHerzl, daha önce Viyana’da tanıştığı Polonya soylularından Kont Phlilipp de Newlinski’nin II. Abdülhamid’in Avrupa’daki Hafiyelerinden olduğunu öğrenir ve ona Siyonizm den bahseder ve onu davasına ikna eder. Herzl, Newlinski’den Osmanlılarla arasında arabuluculuk yapmasını ister ve beraberce İstanbul’a gelirler.

                Newlinski, Siyonistler adına Padişah’a başvurarak, Herzl’in Filistin karşılığında yirmi milyon vadettiğini söyler. Newlinski bir taraftan Padişah’la görüşürken, diğer taraftan Herzl de Halil Rıfat Paşaya projelerini sunmaktadır. Bu konuda Halil Rıfat Paşa isteksiz görünür. Padişah ise, Herzl’e iletmesi için Newlinski’ye şöyle der:

                “Eğer Herzl, senin benim arkadaşım olduğun gibi arkadaşın ise, ona söyle bu konuda ikinci bir adım atmasın.Ben bir karış dahi olsa toprak satmam. Zira bu vatan bana değil, milletime aittir. Milletim bu vatanı kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır. O bizden uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz. Benim Suriye ve Filistin alaylarımın efradı birer birer Plevne’de şehit düşmüşlerdir. Bir tanesi dahi geri dönmemek üzere hepsi muharebe meydanında kalmışlardır. Türk İmparatorluğu bana ait değildir, Türk Milletinindir. Ben onun hiçbir parçasını vermem. Bırakalım, Museviler milyonlarını saklasınlar, benim İmparatorluğum parçalandığı zaman onlar Filistin’i hiç karşılıksız ele geçirebilirler, fakat yalnız bizim cesetlerimiz taksim edilebilir. Ben canlı bir beden üzerinde ameliyat yapılasına müsaade edemem.”

Devam Edecek