1987 yılında Belde belediyesi olmaya hak kazanan 2004 yılında da Kocaeli’nin 12 İlçesinden birisi olarak Kaymakamlık Tabelası takılan Dilovası’nda aradan geçen 32 yılda başkanlığa aday olanların tamamının seçim öncesi “Dilovası’nı Gül Ovası yapacağım” taahhüdünde bulunmasına rağmen Dilovası “Gülovası” olarak değil “Kanser Ovası” olarak anıldı ve bu yafta Dilovası’na yapıştı kaldı.
Bizde duyarlı bir gazeteci olarak o gün bu gündür sürekli “Neden Dilovası denilince akla hep Kanser gibi amasız hastalıklar gelir, İlçenin ismi kanser gibi amansız bir hastalıkla birlikte anılır?” sorularına cevap aradıysak ta maalesef cevapta bulamadık, Dilovası’nda yaşayan vatandaşlarımızda kendilerini bu “yaftalamadan” bir türlü kurtaramadılar.
Halbuki Osmangazi Köprüsü gibi dünyanın en uzun dördüncü asma köprüsü, bir çok ilde olmayan limanları, Türkiye’nin, sektöründe lider sanayi kuruluşları, Kurtuluş Savaşının en önemli kahramanlarından olan Yahya Kaptan’ın kabri, Kanuni Sultan Süleyman’nın, Mimar Sinan’a yaptırdığı Diliskelesi Köprüsü ve daha nice önemli güncel ve tarihi kıymetler varken neden Dilovası Kanser Ovası olarak anılıyor, İşin doğrusu anlamakta güçlük çekiyoruz.
Maalesef cevap çok basit, EVET, Geçmiş zamanlarda yanlış ve kontrolsüz yapılaşma, Sanayinin acımasızca yeraltı ve yer üstüne yapmış olduğu saldırılar yıllar içerisinde Dilovası gibi güzel bir şehri kanser ovası haline getirdi.
Geldiğimiz bu günlerde artık Sanayi üzerindeki devletin çevresel yaptırımlarının ciddi oranda artması, zehirli gazlar ve kimyasallarının rahat bir şekilde salınımını engeller hale geldi.
İyi de geçmişten gelen ve nereden çıkacağı belli olmayan sinsi bir terörist gibi bekleyen ve şimdilerde ortaya çıkan Asbeste ne diyeceksiniz.?
Asbest, binlerce yıl mucize mineral diye tanımlanan, sanayide üç binden fazla yerde kullanılan, hayatımızın tam anlamı ile içinde olan, bizden görünüp ama bizi Akciğer kanseri yaparak sinsice öldüren bir düşman.
Size bu sütunlardan Asbestin ne olduğunu uzun uzadıya anlatacak değilim fakat en azından şunu bilmemiz gerekir ki Avrupa’da 2005 yılında ülkemizde ise 2010 yılında üretilmesi, alınması, satılması ve her türlü kullanımı yasaklanan ve her aşamasında titizlikle kontrol edilen Asbest, solunarak vücuda giren ve süreç içerisinde yüzde yüz akciğer kanseri yapan bir ürün.
İşte tam burada “Asbestin Dilovası ile ne alakası var Yüksel Ercan.?” diye sorabilirsiniz ,Maalesef Türkiye’nin insan eli ile yapılmış en büyük asbest tepesi şu an Dilovası’nda açık bir vaziyette ve en acısı da mahallenin neredeyse içinde.
Evet Maalesef yine Dilovası yeni bir Kanser vakası ile karşı karşıya ve bu Kanser öyle kolay kolay kendini belli eden veya herhangi bir ilaç ile zamanı uzatılabilen bir türde Kanser değil.
Bu kanser Akciğer zarı kanseri "Aspestoziz" diye adlandırılan bir "Pinomokonyoz", Daha da açık bir ifade ile Asbeste belirli bir dönem maruz kalınarak, havadaki Asbest liflerinin solunması neticesinde akciğerde kireçleşme şeklinde oluşan ve ne ameliyatı nede bir tedavisi olan bir illet.
İşin acı tarafı bu illet Dilovası’da hali hazırda açıkta duruyor.
İşin kötüsü hiç kimse de umursamıyor.
Etrafı gayet açık.
Ne bir uyarı levhası ne de bir çevre koruma bandı hiç bir şey yok.
İsteyen herkes gidip istediği gibi toprağı ayağı ile ufak bir hareketle kazarak binlerce Asbest lifini ortaya çıkarıp bunu insanların solumasını sağlayacak şekilde girilebilen rahat bir yer.
Büyükbaş hayvanlar, Koyunlar,Kuzular o bölgeden geçiyor,.
Köpekler bu alanı kazarak kendilerine yuva yapıyor.
Birileri gelip kazıp örnekler alıyor.
Kısacası birileri farkında olmadan uyuyan Aslanı rahatız ediyor ama haberimiz yok ki Aslan uyanınca sadece Dilovası’nı değil Kocaeli’nin bütününü parçalayacak.
Ancak duruma göre bu aşamada böyle bir sorun yaşanacağına kimse inanmıyor.
Geçtiğimiz haftalarda TBMM’de, CHP’den 22 milletvekili bu konu ile alakalı meclise soru önergesi verdi.
Ancak bütün Türkiye şu sıralar daha çok ekonomik sıkıntılar ile uğraştığından olsa gerek işin doğrusu arada kaymadı gitti, Yine de CHP’li milletvekillerinin verdiği bu araştırma önergesine verilecek olan cevabını ben de merakla bekliyoruz.
Bu konuda TBMM’de bulunan AK Partinin, MHP’nin, İYİ Partinin Kocaeli Milletvekillerinin de acilen harekete geçmesi gerekiyor.
Zira bu konu siyasete alet edilmeyecek kadar hassas bir problem.
Kabul etmek gerekir ki sözünü ettiğimiz Dilovası’ndaki yığın her ne kar bugün ortaya çıkmışsa da 1980 yılından 2 binli yılların başına kadar kontrol eksikliğinden dolayı ilgili alan doldurularak ve genel alışkanlığımız olan “Kulağının üzerine yatılarak” sorun bu noktaya kadar geldi.
Hal böyle olunca Kocaeli’yi yöneten, Vali Hüseyin Aksoy’dan, Dilovası Kaymakamı Mustafa Asım Alkan’a, Kocaeli büyükşehir Belediye başkanı Tahir Büyükakın’dan, Dilovası Belediye başkanı Hamza Şayir’e kadar konu ile ilgili tüm yöneticilerin bu işte sorumluluğu olduğunu ve gerekli önlemler alınmadığı takdirde bu sorumluluğun yıllar yılı devam edeceğini söylememiz gerekiyor.
Bir noktayı da belirmeden geçmek olmaz, bu sütunlarda anlatmaya çalıştığımız Asbest ile ilgili sorun Sanayi kuruluşlarına filtre taktırmak ve ceza yazarak değil, bilimsel yöntemlerle ve yetkili kişilerce çözülmesi gerek bir problemdir.
Bu bakımdan yapılması gereken en kısa zamanda gerekli ekiplerin oluşturulup Türkiye’nin en büyük Asbest yığınının bertaraf edilmesi işleminin başlatılması, başlatıldıktan sonra da İşin uzmanı kişi ve kurumlar ile iş birliği yapılarak görüş alınarak Asbest illetinin tamamen Dilovası’ndan tek bir toz kalmayıncaya kadar devam ettirilmesidir.
Diyelim ki bizim ve bizden önce Asbest tehlikesi ile ilgili uyarıda bulunanların söyledikleri değer bulmadı.
Ciddiye alınmadı.
Alınmış olsa bile problem halının altına süpürüldü.
İşte asıl tehlike bundan sonra başlayacak ve önümüzdeki 10-15 yılda bölgemizde sayıları binlerle ölçülen Akciğer kanseri vakaları olmaya başlayacak 10 yıl sonra 15 yıl sonra görev yapanlar “Etliye-sütlüye karışmadılar diye” bugün yönetimde söz sahibi olanları suçlayacaklar.
Bütün bir yerşeim merkezini tehdit eden böylesi bir tehlike bir şekilde görmezden gelindiği takdirde gelecek günlerde ihmalkarlıktan dolayı ortaya çıkacak kayıpların hesabını da ne dünyada ne de ahiret de kimsenin verebileceğini düşünemiyoruz.
Asbest tehlikesini bir daha ortaya çıkmamak üzere dilovası bölgesinden temizlemek adına bir an önce çalışmalar başlatılmalıdır.
Yöneticilere son uyarımız "Yüz binlerce insanın geleceği sizin elinizde"