Destek siyaseti.

Bizim hatırladığımız ismi ittifak olan ancak daha çok partilerin birbirlerine olan mecburiyeti 1991 yılına denk gelir o dönem ANAP iktidarından kurtulmak adına RP-MÇP ve IDP arasında oluşturulan ve kamuoyunun “Kutsal ittifak” diye tanımladığı birliktelik yapılan seçimde beklenilenin üzerinde bir oy almayı başarmıştı.

Söz konusu birleşme o günlerde “İktidar partisinin var olan diğer siyasi partileri yok etmek adına hazırlattığı siyasi partiler kanunundaki olumsuzlukları aşmak adına” bir mecburiyet olduğu üzerine basa basa kamuoyu ile paylaşılmıştı.

TBMM’de istikrar” adına konulan yüzde onluk Türkiye barajı 2018 yılında tanıdığımız Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine kadar en azından daha aşağılara çekilmeyince muhalefette bulunan partilerin iktidar partisini yenmek adına ittifaklar yada iş birliği bir noktadan sonra adeta mecburiyet haline gelmiş oldu.

Yıllar yılı genel seçimlerde uygulanan ittifaklar 31 mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçim öncesi İYİ Partinin teklifi ile CHP ile İYİ Parti tarafından hayata geçirilmiş ve çok uzun yıllardır AK Partili belediye başkanları tarafından yönetilen başta İstanbul ve Ankara olmak üzere çok sayıda yerel yönetim CHP’li belediye başkanları tarafından kazanılmıştı.

31 Mart 2024 tarihinde Türkiye çok önemli bir yerel seçime daha “merhaba” diyecek, 81 il merkezi, 900 civarında ilçe ve çok sayıda belde belediye başkanının seçilecek olmasına rağmen tüm Türkiye İstanbul ve Ankara’ya ama daha fazla İstanbul seçimine kilitlenmiş durumda.

AK Partinin 31 mart 2024 tarihinde yapılacak seçimde başta MHP olmak üzere bir çok siyasi parti ile katılacak olması kamuoyunda “Millet ittifakı da seçime birlikte katılsın” görüşünü hakim kılıyor.

Hal böyle olunca 2019 yılında yapılan yerel seçimde netice alan CHP ve İYİ parti birlikteliğinin bu seçimde de devam etmesi gibi bir mecburiyetinin olması ama burada asıl fedakarlığın yine İYİ parti tarafından yapılması koşulu getiriliyor.

2019 yıllında İstanbul’da ertelenen ikinci seçimde işi bir anda “oyunuzu Binali Yıldırım’a mı vereceksiniz yoksa SİSİ’yemi” noktasına getiren iktidarın aynı propagandayı 14 haziran ve 28 haziran tarihinde yapılan genel seçimde de tekrarladığını ve bunda kısmen başarılı olduğunu da söylememiz lazım.

14 Haziran ve 28 haziran tarihinde yapılan iki seçimde de İYİ partinin milletvekili adayları sahada “CHP’den ayrılın HDP’nin gölgesinden çıkın” söylemleri ile seçimi tamamladılar, Böylesi bir süreçte İYİ partinin milletvekili adayları seçildikleri takdirde neleri yapacaklarını anlamadan seçim kayboldu gitti.

Belediyelerin ellerinde bulundukları maddi gücü hemen herkes biliyor, Bu gücü gören belediye başkanından kapıdaki güvenlik görevlisine kadar kim varsa elindeki bu gücü bir daha bırakmamak adına bildikleri tüm metotları denemekten geri durmuyorlar.

Belediye imkanlarının bu kadar fazla olduğu bir süreçte belediyelerdeki mevcut yönetimleri mevcudiyetlerini kaybetmemek adına parti aidiyeti, ideoloji yada mensubiyet gibi kavramları ellerinin tersi ile saniyeler içerisinde terk ettiklerini şu sıralar İYİ partiye yapılan hücumlar üzerinden birebir yaşıyoruz, şahit oluyoruz.

Kurulurken “tek başımıza iktidara geleceğiz, Türkiye’yi var olan koalisyonlardan kurtulacağız” propagandası yapan iktidar partisinin 14 mayıs tarihinde 7-8 parçalı bir şekilde seçimi kazandıkları gerçeği de ortada iken halen daha Türk siyasetinin sırtında kocaman bir kambur olarak duran “Siyasi partiler kanununu” neden değiştirmedikleri sorusuna da cevap veren yok.

Bu yüzdendir “Destek siyasetinden” kurtulamadığımız..