Demokrasilerde seçimler, halkın kendi kendini yönetmesi adına yapılır. Başka bir deyişle; demokrasi de ,millet kendi seçimleri ile iş başına getirdiği kişiler tarafından yönetilir. İktidarlar, seçimlerde yeniden iktidar olup yönetimlerini sürdürmek için, muhalifler ise iddialarını ortaya koyarak yönetimi almak isterler. Tüm bu süreçler gelişmiş demokrasilerde yine gelişmiş medeniyetler ışığında olabildiğince tüm vatandaşların katılımını sağlayacak şekilde özgürce yürütülür.
Milletin siyasi görüş ağırlıklarını ölçen anket yada araştırmaların sonucunda; demokrat, milliyetçi, muhafazakar, cumhuriyetçi temel ideolojilerin yanında ara görüşlerinde son yıllarda ağırlık kazandığı görülmektedir. Kendini sadece milliyetçi deme yerine Milliyetçi- muhafazakar yada Muhafazakar demokrat veya cumhuriyetçi demokrat , sosyal demokrat gibi konumlara yerleştirebilmektedirler. Elbette ki her demokratik toplumların içinde var olan, uç siyasi düşüncelerinde aynı saygınlığı hak ettiğini söylemeliyiz. Tüm bu siyasi düşüncelerin ülkenin düşünce denizinin bir zenginliği olarak gören devletin yasaları ve kurumlarını daha da güçlü yapabileceğine olan inancın adına demokratlık denir.
İktidar sahiplerinin tüm iktidar sürecindeki çalışmalarının, milletin nezdindeki karşılığına verecekleri karneyi gösterir. Muhalefet kanadı diye sayılan iktidar dışındaki tüm siyasilerin seçimlerdeki millet nezdinde bulan karşılığı ise, ya iktidardan daha iyi olduklarına olan inancın artması yada iktidarın düşürülmesine olan inancın artması şeklinde iki çeşitli nedene göre oylanır. Kimi zaman kimi kişiler, ne iktidar nede muhalefetin yönetimini istemezler. Bu durum toplam seçmenin ekseriyetini oluşturacak noktaya ulaşmaz belki ama ülke siyasilerinin , hem iktidar hem de muhalefet sahiplerinin bu durumdan öz eleştiri niteliğinde dersler çıkarması açısından çok önemlidir.
Gelişmiş demokrasilerde seçmen ve seçim güvenliği hususu neredeyse hiç gündemi meşgul etmez. Aslına bakarsanız milletin tercihlerine saygı göstermek lüks olmamalı. Demokrasiler gri yada bulanık demokrasi şeklinde olmamalıdır. Demokrasi ya vardır yada yoktur şeklinde tanımlamak için çok kesin çizgilerle ayrılmış olmalıdır.
Seçimlerin yapılması sürecinde , yeni seçimlerde aday olmak ve Milletin Vekili olabilmek için aday adayı olurlar. Bu aday adaylığı sürecinde tüm siyasi parti yada bağımsız adaylıkların ülkenin yeni umutlara ve daha iyi yönetimlerin olacağı inancının arttığı şölen niteliği taşıyan bir bakıma düğüne hazırlık gibidir. Bir ülkede iktidar sahipleri şunları yanlış yaptık, şunları eksik veya hatalı yürüttük demediğine göre, aynı iktidar sahiplerinin her şeyi en güzel şekilde yaptığının kendilerince ifadesinin bir başka şeklidir.
Peki; bu durumda iktidar partisinden aday adayı olmak isteyen kişilerin bir iddiası yada toplum yararına bir hedefi olabilir mi? Mantık çerçevesinden baktığımızda cevabımızın hayır olduğunu görebiliriz. Ancak siyaset hem kurumsal olarak hem de bireysel yönden asla mantıklı değildir. Siyaset, bir yönetme modelini ortaya koyan, kurumsal ve yasal sınırları olan sivil toplum örgütleridir. Hal bu iken siyasetin pozitif bilimlerden en az yararlanmasının getirmiş olduğu hesap verilemez, saydam olmayan ve eleştirel sorulara öz eleştiri yapılması siyaset ile siyasetçinin sonunu getireceği algısı bize çok pahalıya mal olmaktadır.
Muhalefet tarafları adaylıklarını çok büyük idealleri ve iddiaları ile süsleyebilirler. Bu pek tabii ki çok anlaşılır görünmektedir. Demokratik düzlemde yasaların ve düzenlemelerin ışığında yapılacak tüm tercihler milletin bağrından ekseriyet gibi bir sonucu teşkil etmesi nedeniyle çok değerli ve demokratiktir.
Ülkemizin içinden geçtiği bu sürecin milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.