03 Aralık itibarı ile karşı karşıya kaldığımız “Retina Dekolmanı” rahatsızlığından an itibarı kurtulamamanın verdiği rahatsızlığın içerisinde olsak bile tam 3 saat süren ameliyatı hatırladığımızda hemen “bu güne şükür”  demek durumunda bulunuyoruz.

Hastalık- düğün-Cenaze hepimiz için, Bizim gibi hayatında aspirin bile kullanmamış  gazetecilik mesleği dolayısı ile son derece hareketli bir yaşam süren birisi için nerede ise 20 gündür vitesi biraz olsun küçültmenin ne demek olduğunu, ne ifade ettiğini de anlatmaya gerek olmadığını düşünüyoruz.

Doktorların “Retina Dekolmanı” teşhisi koydukları andan itibaren ev halkına, yakın akraba ve arkadaşlara özellikle de gazetedeki personele “Aman gözünüzü seveyim, ameliyattan çıkıncaya hatta taburcu edildikten birkaç gün sonrasına kadar lütfen kimse ile bir şey konuşmayın, Zira rahatsızlığımızdan kaygı duyan dostlarımızın “geçmiş olsun” telefonlarının başlaması o zor geçirdiğimiz ameliyattan daha fazla sıkıntı yaratacak, hele bir iyileşelim sonra bakarız” ricasında bulunmuştuk.

Bizim bu çabalarımız ancak ameliyattan olduktan sonra hastaneden taburcu olup eve gelinceye kadar sürdü eve gelip istirahate çekildikten kısa bir zaman sonra başlayan “Geçmiş olsun” dilekleri de o gün bu gündür devam ediyor.

Yazımızdan da anlaşılacağı gibi bir rahatsızlık dolayısı ile bizim evde istirahat ettiğimiz zaman dilimi şu sıralar gerçekleşti, dolayısı ile bizimde rahatsızlık dönemi boyunca kendimizi dinlememiz, nerede olduğumuzu anlamamız ve yorumlamamız için iyi bir fırsat oldu.

Son 10 yıldır bizim dostluk ve dost anlayışımızı yeniden revize ettiğimiz zaman dilimidir, Yıllar yılı bizi üzen-hırpalayan-hayattan soğutan dost bildiğimiz ne kadar kişi varsa zaten hayatımızdan çıkartmıştık, Sonrasında ise kalan ömrümüz boyunca bizi yanılmayacak, yıpratmayacak dostluklar kurmak adına daha ince eleyip sık dokuduğumuz zaten hemen herkes tarafından bilinen bir gerçek.

Einstein “Başarılı olmaya çalışmaktansa değerli olmaya çalışın.” şeklinde muhteşem bir ifade kullanıyor, İşin doğrusu yıllar içerisinde bizde başarı denilen kavramının son derece göreceli olduğunu dolayısı ile insanın başarıyı yada başarısızlığı kendi çerçevesinde değerlendirmesi gerektiğinin farkına vardık.

Kabul etmek gerekir ki gazetecilik zor meslek, hele hele bizim gibi hayatının nerede ise son 30 yılını her gün yazı yazarak geçirmek daha da zor bir mesele, yazdığınız yazılardan dolayı hiç kimseyi memnun etme imkanınız yok, her gün konu bulmak, bulduğunuz konuyu okuyucuya ulaştırmak ve okuyucunun da bu yazıları görmesini sağlamakta başlı başına bir başarı hikayesi.

Bu kadar zorluk içerisinde yıllar yılı kalem oynattıktan sonra bir anda insanın kendisini 20-25 gün süre ile nadasa alması son derece zor bir durum, Haberlerin kamuoyu ile paylaşılması adıma gazetedeki ekibin gece gündüz çalışarak bizim yokumuzu belli etmediler ancak okuyucularımızın “Yüksel Ercan bu sabah yazı gecikti” şeklindeki serzenişleri ister istemez bizi de daha dikkatli olmaya mecbur etti.

Bu kadar olup bitenin sonrasında yurt içinden, yurt dışından, memleketin dört bir yanından arayıp hatırımızı soran “durumun nasıl, senin için yapabileceğimiz ne var” diye soran, dostlarımıza, “Sen ameliyat oldun ancak ameliyat sonrası tedavin devam ettiğinden şu ilaçları alman, ılık su içmen, tatlı yada tuzlu gıda almaman lazım” diyen hekim dostlarımız sayesinde ne kadar değerli olduğumuzun farkına bir kez daha varmış olduk.

İnsanın sevenlerinin-dostlarının olması, böylesi zor zamanlardan geçilirken anılması harika bir duygu ve biz de bu rahatsızlığımız süresince  binlerce dostumuzun bu kadar yakın ilgisine mazhar olduğumuz için kendimiz ile gerçekten gurur duyduk.

Bize değer veren, değerli olduğumuzu hatırlatan tüm dostlarımıza bir kez daha sonsuz teşekkür ediyoruz, Bu aşamadan sonra zaten değer verdiğimiz, değerli gördüğümüz dostlarımız ile arada var olan mesafeyi biraz daha kapatmak adına da daha önemli adımlar atacağımızı  da buradan söylemekte fayda görüyoruz.