Türk siyaseti son dönemlerde olağanüstü bir kafa karışıklığı yaşıyor.
Çok partili sisteme geçileli beri var olan tüm ideolojiler nerede ise iflas etti.
O çok övündüğümüz “değerler manzumesi” ne yazık ki artık yok.
Sokakta “merhaba” dediğiniz kim varsa daha birinci dakikadan itibaren yanlışta olsa kendi haklılığını ortaya koymanın derdinde.
Çok değil iki yıl önce bir yıl önce gördüğünüz bir tanıdığınızın dünya görüşlerindeki değişikliği anlatmaya kelimeler yetmiyor.
İletişim teknolojinin olağanüstü gelişmesi sonucu artık isimleri “akıllı” olan telefonlara sığan dünyada bu günlerde hiçbir şey gizli kalmıyor.
Özellikle dini konular ile ilgili kafası karışan kim varsa sorularının cevabını artık din adamlarına değil bir dakika bile elinden bırakmadığı cep telefonundaki google’ye soruyor.
Böyle bir süreçte geleneksel anlayış artık işe yaramıyor.
Siyasetçide belki bu olumsuzluklardan dolayı bu zamana kadar inanmadığı ne varsa üç yüz almış derece dönüş ile başka bir noktaya doğru savruluyor.
Var olan değerler hak getire.
Dünya nimetlerinin ön plana çıktığı ekonominin artık her şeyin üzerinde olduğu bir noktada var olan değerlerin hiç kimse için bir önemi kalmadı.
Yıllar yılı bizi biz yapan ne kadar inandığımız değer varsa tamamı birer birer hayatımızdan çıkıp geri gelmemek üzere gidiyor.
Siyaset kurumunun karşı karşıya kaldığı bu olumsuzluklar ister istemez sokaktaki vatandaşı da nerede ise yüzlerce parçaya bölünmüş durumda.
-Herkes haklı
-Karşıdakinin ne düşündüğünün hiçbir önemi yok.
-Karşısındakinin fikrini bile dinleyen yok.
Doğruları anlatmaya çalıştığımızda muhatabınız “-Senin bu söylediğin yanlış” diyerek size hiçbir fırsat tanımıyor.
Böyle bir noktada işin doğrusu nereye gideceğimizi ne yapacağımızı şaşırmış durumdayız.
Dün bizi hayata bağlayan değerleri savunanların bugün tam tersi söylemleri karşısında ne diyeceğimizi bilemiyoruz.
İşin garip tarafı söz konusu bu olumsuzlukların düzeleceği de yok.
İyiye gideceğini düşündüğümüz ne varsa tam tersi bir istikamete gidiyor.
Bizi biz yapan değerlerin tamamı iflas etmiş durumda.
Yaşadığımız hayal kırıklığını anlatacak ifade bulamıyoruz.
Bu durum ister istemez herkes gibi bizi de müthiş bir yalnızlığa doğru itiyor.
Her gün biraz daha bu yüzden yalnızlaşıyoruz.
Bu kadar önemli değerin iflas etmesi sonrasında başka ne yapabiliriz ki.?