Cumhuriyetimiz 100 yaşında

29 Ekim 1923 tarihinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tarafından ilan edilen ve bugün 100. yıldönümünü kutlayacağımız Cumhuriyet bizim de anladığımız-bildiğimiz gibi genel manada halkın egemenliğini kendi elinde bulundurduğu ve bunu, arasından seçtiği milletvekili aracıyla kullandığı bir devlet şeklidir.

Bu devletin başında belirli bir süre için seçilen Cumhurbaşkanı vardır. Cumhuriyet kelimesi sözlük anlamıyla 'halk yönetimi' demektir.

Eski Yunanlılardan günümüze gelinceye kadar Cumhuriyet, İlk Çağ'da Yunan şehir devletleri, Ortaçağ'da Venedik, Cenova, Floransa gibi devletçikler için kullanılan bir deyim olmuştur.

Fakat yurttaşlarına özgürlük ve eşitlik tanıyan gerçek halk yönetimi, ancak Fransız İhtilalinden sonra gerçekleşme yoluna girmiştir.

Çağımızın Cumhuriyeti özgürlük ve eşitlik gibi iki ana kavramdan başka, devlet başkanlığı, yasama, yürütme ve yargı organları gibi temel kurumlara dayanır.

Cumhurbaşkanı devletin başkanıdır.

Doğrudan doğruya halkoyu ile yahut halkı temsil eden bir meclis tarafından belli bir süre için seçilir.

Yurdumuzda Cumhuriyet ilk olarak Kurtuluş Savaşı'ndan sonra, Atatürk tarafından 29 Ekim 1923'te kurulmuştur 1924 Anayasası'nın I. maddesine göre, “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir”. Bu madde, 27 Mayıs 1960 Anayasası'nda aynen yer almış ve aynı anayasanın 9. maddesinde şu şekilde bir hukuki kesinlik kazanmıştır: “

Devlet şekli Cumhuriyet olduğu hakkında anayasa hükmü değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez…”

Hemen bütün ülkelerde tek ortak yanı, devlet başkanlığı makamının babadan oğula veya aile yakınlarına miras kalmamasıdır.

Aristo, Cumhuriyeti; "Umumun menfaatini gözeten halk idaresi" diye tarif eder.

Montesquieu ise, Cumhuriyet rejiminde üç ana kuvvet (yasama, yürütme, yargı) bulunduğunu; bunların birbirine karşı bağımsız ve denetleme esasına göre işleyen, başında seçimle gelmiş yöneticilerin olduğu siyasi rejim olarak ifade etmiştir.

Türkiye’de Cumhuriyet 29 Ekim 1923’te ilan edilmiş ve 1924 Anayasası’nın 1. maddesinde ifadesini bulmuştur. 1961 Anayasası da devlet şeklinin cumhuriyet olduğunu belirtmiştir.

Ayrıca bunun değiştirilmesinin teklif edilemeyeceğini de hükme bağlamıştır.

1982 Anayasası başından beri cumhuriyet rejiminin kesinlikle benimsenmiş olduğunu beyanla 1. maddesinde "Türk Devleti bir Cumhuriyettir."

4. maddesinde de; "Anayasa’nın birinci maddesindeki devletin idare şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2. maddesindeki Cumhuriyet’in nitelikleri ve 3. maddesi hükümleri değiştirilemez Teklif edilemez." hükümlerini ihtiva etmektedir…

 Ayrıca milletvekilleri ve Cumhurbaşkanı vazifelerine başlarken cumhuriyet ilkesine bağlı kalacaklarına dair ant içerler.

Türkiye’de, 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet ilan edilmiştir; fakat aslında 23 Nisan 1920 tarihinden itibaren, Cumhuriyet yönetiminin alt yapısı atılmaya başlanmıştır.

23 Nisan 1920’de “egemenliğin kayıtsız şartsız ulusa ait olduğu” belirtilmiş ardından bu yeni düzenin kurulması için hızla çalışmalar yapılacaktır.

1922 yılında bu çalışmalar doğrultusunda Padişahlık ve Saltanatın hukuken kaldırılmıştır.

Önce TBMM, 1 Kasım 1922 gecesi almış olduğu karar doğrultusunda, “Halifelikle “Saltanatı” birbirinden ayırmış ve Saltanatı tamamen kaldırmıştır.

Halifeliğin kaldırılmasına daha vakit vardır.

Bu süreçte Vahdettin İngiltere’ye sığındığı için yerine, Abdülmecit Halife olmuştur.

Cumhuriyet’in ilan edilmesiyle artık halifeliğin de kaldırılması zamanı gelmiş ve bu yönde hazırlıklar başlatılmıştır.

Ardından 3 Mart 1924 tarihinde de Halifelik tamamen kaldırılmıştır.

Bunlar Türkiye Cumhuriyetinin kaderini bağlayan aşamalardır.

Cumhuriyet yönetimi ile Türkiye hukuk devleti statüsü kazanmıştır.

Yaşasın Türklük…

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti…