Bu virüsün belki en güzel tarafı çok adaletli olması. Ülke ayrımı yapmadan, yaşam tarzına bakmadan, zengin –fakir, gelişmiş –geri kalmış ekonomi ayrımı yapmadan herkesi etkiledi.
İlk kez bir salgın dünyanın her ülkesinde, her ilinde, her ilçesinde, her köyünde, her kesimden insanı vurdu. Âdeta hayatın akışını aynı anda durdurdu dersek yeridir. Biz buna” Kelebek Etkisi” diyoruz.
Kaos teorisinde, kelebek dünyanın bir noktasında kanat çırpınca, aylar sonra yerkürenin her yerinde kasırgaya neden olabiliyor.
Sebebi üzerinde çeşitli söylentiler olsa da, Wuhan’daki bir hayvan pazarında ortaya çıkıp, dünyanın her yerinde aynı anda, salgına, can kaybına yol açan Corona virüs de böyle bir “kelebek etkisi” yarattı.
Bu kriz gelecekte, dünyamızdaki siyasi tarih, ekonomik ve sosyal hayat açısından milat olarak kaydedilecek gibi duruyor. Yerleşmiş kültürleri, davranış şekillerini, hayatın her alanını değiştirdi. Safları sıklaştırmak çok sevaptı, şimdi safların arasına sosyal mesafe girdi.
Toplu yapılan ibadetlerden, törenlerden, kutlamalardan, merasimlerden artık insanlar mümkün olduğunca uzak duruyorlar. Uzak durulması nerdeyse büyük sevap haline geldi.
Salgından önce dünyanın her bölgesinde, selamlaşma, tokalaşma, merhabalaşma farklılıklar gösteriyordu ancak salgından sonra davranış şekilleri birbirine çok yaklaştı. Bütün dünyaya, 8 milyar insanın aynı geminin içerisinde olduğunu hatırlattı.
Artık, öpüşemiyoruz, tokalaşamıyoruz, sarılamıyoruz. Eskiden boksörler yalnız yumruklarını ringe çıkarken dokunduruyordu, şimdi her milletten, her kültürden insanların merhabalaşma töreni haline geldi. Bir anlamda corona hepimizi ringe çıkardı. Âdeta birbirinizden uzak durun diye yumruğunu gösteriyor.
“İnsan insanın yurdu değilde; insan insanın kurdu” haline geldi. Malumun ilanı gibi bir şey herhalde.
Geçmiş yıllarda salgın olmadı mı? Elbette ki oldu. Tarih tekerrürden ibarettir. Birçok salgın olmakla birlikte Çin’de başlayıp bütün dünyaya yayılan bildiğim kadarıyla bu üçüncü salgın.
Birinci Salgın Roma İmparatorlarının adıyla anılan vebalar dönemi olarak geçiyor. Roma İmparatorluğunun; Doğu Roma ve Batı Roma olarak önce dağılmasına; sonrada Doğu Roma İmparatorluğunun zayıflayıp yıkılmasının altyapısı görevini üstlenmiştir.100 milyona yakın insanın öldüğü aktarılıyor.
İkinci salgın ise Kara Veba olarak anılıyor. Çin ve Orta Asya’dan başlayan veba, 1347’de Kırım’da bir Ceneviz ticaret merkezini kuşatan Moğol ordusunun vebalı cesetleri mancınıkla kentin içine atmasıyla Avrupa’ya taşındı. Sonuçları itibariyle Avrasya’da milyonlarca insanın ölümüne yol açmış, dünyanın bilinen en büyük kara imparatorluğu Moğolları çökertmiştir. Ayrıca bu gelişme günümüz Batı Medeniyeti’nin şekillenmesinde bir numaralı etken olarak görülür.
Üçüncü Salgın ise bildiğimiz Corona Salgını. Biz bu salgının daha başındayız. Önümüzdeki aylarda zirveye ulaşacak, şanslıysak, yaşıyorsak aşı ve ilaç bulunacak.
Amerika’da ki seçimlerin sonuçlanması bana göre aşı ve ilaçların bulunması ve piyasaya sürülmesi için önemli bir milat.
Bu süreç sonunda kayıplarımıza üzüleceğiz ama çoğunluğumuz hayatta kalacak. Aşı ve ilacın bulunması, bundan sonraki hayatımızın tozpembe olacağı anlamına gelmez.
Sürekli hazırlık ve teyakkuz içinde olmak zorundayız. Sadece virüs değil, iklim değişikliklerinden kaynaklanan doğal felaketlere, depremlere, susuzluğa hazır olmalıyız. Önümüzdeki dönem enerji savaşları yerini, su savaşları alabilir.
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diye bu salgın bize bas bas bağırıyor. Ya biz kendimiz bu yeni döneme hazırlayacağız, hazır olacağız, ya da doğal şartlar bizi zorunlu hazırlayacak, sürükleyecek tercih bizim.