İsrail’in son bir haftada iletişim teknolojisini kullanarak yaptığı saldırı bir taraftan tüm dünyanın dikkatini İsrail’e yöneltirken bir taratan da teknolojiyi en geniş manada kullanan İsrail gibi nüfusu az bir ülkenin bu teknoloji sayesinde nasıl pervasız bir hale geldiğini gösterdi.
Son birkaç gündür İsrail üzerinden kaleme aldığımız yazılarımız üzerine bizi arayan bir dostumuz “-Yüksel bey sizin de yazdığınız gibi üçüncü dünya savaşı çoktan başladı ancak savaşın halen daha tankla, tüfekle, uçakla yapıldığına inanan kitleler yüzünden savaşın çıktığı anlaşılmıyor, Üçüncü dünya savaşı sadece ve sadece teknoloji ve iletişim araçları üzerinden oluyor” bilgisini vermişti.
Bizim gibi nüfusu artık 85 milyon civarına gelen, Bulunduğumuz coğrafi konum dolayısı ile sınırlarımızı korumak adına savaş teknolojisini yani iletişim teknolojisini en üst noktada geliştirmek geliştirdikten sonra kullanmak zorunda olan bir ülke olarak bu işin neresinde olduğumuzu gerçekten merak ediyoruz.
Bu sütunlarda sürekli belirtiyoruz, Artık dünyada var olmanın nefes almanın kolay bir yolu yok, genel anlamı ile “Yaz tozu dumana katarsınız, ya tozu dumanı yutarsınız” şeklinde değerlendirilecek bu süreçte hayatta var olabilmek adına “Tozu dumana katmak” durumundayız.
Son derece genç bir nüfusa sahip olan Türkiye’nin normal şartlarda daha iyi bir hayat sürebilmemiz adına gerekli olan teknolojik buluşları hayata geçirmesi gerekiyor.
Ancak gerek eğitim gerekse kültürel noktada bir türlü gereken ahengi yakalayamadığımız ve fındık kabuğunu doldurmayan içi boş ama hamaset dolu söylemlerden bir türlü kurtulamadığımız için maalesef uzunca bir süredir tozu dumanı yutmak durumunda kalıyoruz.
Türk milletinin teknolojik noktadaki geri kalmışlığı “Melekler erkek mi dişimi?” tekerlemesinde kendisini bulmuş durumda, Bu söylemin etrafında dolaşılıp yüzlerce binlerce örnek ile taçlandırılabilir.
Zaman zaman belirtiriz bizimle aynı nüfusa sahip bizim gibi yeraltı yerüstü kaynakları olmayan pek çok ülke var, Almanya’dan başlayıp, Fransa ile devam edip, İngiltere, Hollanda ile örneklendirebileceğimiz ülkelerin teknoloji üzerinden çağı nasıl yakaladıkları ve ülkelerinin sınırları içerisinde bulunan insanların rahat bir hayat yaşadıklarına dair yüzlerce örnek vermek mümkün.
İsrail’in yaptıklarını tasvip etmek hiçbir şekilde mümkün değil, Ancak biz dünyanın geldiği bu noktada hemen her yıl “Orucu neyin bozup neyin bozmadığını, Meleklerin cinsiyetinin ne olduğunun “ cevabını aramakla meşgulken İsrail’in teknolojiyi nasıl bir silaha çevirdiğini şaşkınlıkla izlemek zorunda kalıyoruz.
Biz boş işler ile uğraşırken, Sırt üstü yatıp başka ülkelerin bulduğu teknolojileri olmayan paramız ile alırken elin oğlunun nerelere kadar gittiğini görüyor üzülüyoruz.
Bu kadar çaresizliğin içerisinde geriye bir tek eylem kalıyor.
İsrail’in saldırıları sonucu hayatını kaybedenlerin arkasından gıyabi cenaze namazları kılmak.
Bir türlü uyanamadığımız bu derin uyku dolayısı ile daha uzun zaman gıyabi cenaze namazı kılacağımız muhakkak.
Birde hiç unutmadan söylediğimiz ve dilimize nakarat olan “Eller aya biz yaya” tekerlemesini unutmadan tekrarlamak.