Bir hekim gözü ile sağlık, (Bunca yılın sonunda bir fikrimiz var bizim de) (2.Bölüm)

Türkiye’de sağlıkta hızla üzerimize gelmekte olan çığın nedenlerini geçen bölümde anlatmaya çalışmıştım.

Bu bölümde sahada sağlık hizmeti veren bir hekim gözü ile çözüm önerilerimi anlatacağım.

Hekimlerin sağlık hizmet sunumunda çeşitli baskılar nedeniyle risk almadıklarını görüyoruz.

Açılan ceza ve tazminat davaları nedeniyle artık hekimlik mesleği yapılamaz hale gelmiştir.

Hatalı tıbbi uygulama ile komplikasyon yani beklenmeyen durumu yasalar karşısında net olarak ayırmak gereklidir.

Eğer hastanın başına gelen komplikasyon ise ve hekim bu durumla mücadele etmiş ise ve uluslararası bilimsel takip ve tedavi şemalarına uyulmuş ise bu konuda yargılanmak Avrupa ve Amerika’da mümkün değildir.

Bakanlık, adli kuruluşlar ve üniversitelerin iş birliği ile her hastalık ve işlem için bunlar bir katalog haline getirilmeli savcılar ve hakimler bilirkişiler marifeti ile ilk önce bu kataloğa göre karar vermelidir.

Eğer komplikasyon ise yargılanma olmamalıdır.

Hekimlerin tedavi etme, reçete yazma, işlem yapma konusundaki kısıtlamaların hepsi kaldırılmalıdır. İnsan sağlığı üzerinde yapılacak her işlem için hekim olma şartı aranmalıdır. Hekim olmayanların hasta bakmasına engel olunmalıdır.

Koruyucu ve birinci basamak sağlık hizmetleri devletin verdiği bir hizmet olmalı sözleşmeler hızla iptal edilmeli “tam gün yasası” benzeri bir yasa ile koruyucu sağlık hizmeti özendirilmeli ve bu hizmet için tüm ödemeler Sağlık Bakanlığı tarafından bütçelendirilmelidir.

Bu basamakta çalışan tüm personel devlet memuru olmalı, sağlık idarecileri, hastane başhekim ve yöneticilerinde sözleşmeli çalışma kesinlikle kaldırılmalı, derece kademe uygunluğu ve üçlü kararname ile görevlendirme tekrar getirilmelidir.

Hekimlerin mesleklerindeki bilgilerini geliştirmek, yeniliklerin sağlık sunumuna girmesini sağlamak devletin görevidir. Hekimlere ve diğer sağlık çalışanlarına verilen tüm kurslar, seminerler, kongreler ücretsiz olmalı, sertifikalar ücretsiz olmalı bu sertifikasyon için hizmet içi puanlamalar ile sıralamalarda hakkaniyet sağlanmalıdır.

Hekimlerin aslında çekirdek eğitimlerinde bulunan konularda işlem yapmaları için sertifika almalarının önüne geçilmelidir.

Örneğin hekimlerin iş yeri hekimliği için sınava girmesi, estetik işlemler için ücretli sertifika alması gibi uygulamalara hızla son verilmelidir.

Uzmanlık eğitimi veren kliniklerde standartlar hızla belirlenmeli, bu standartlarda olmayan klinikler uzmanlık eğitimi vermemeli, özel tıp fakülteleri ve uzmanlık eğitimi veren özel hastanelerde bu eğitimler durdurulmalı, tıp eğitimi ve uzmanlık eğitimi devlet üniversiteleri ve devlet hastanelerinde olmalıdır.

Bu eğitimlerde çekirdek müfredatlarda 2002 yılında yapılan azaltmadan vazgeçilmeli, uzmanlık eğitimi alacak hekim sayısı ve çeşitliliği için 10 yıllık listeler yapılmalı ve bu programa sadık kalınmalıdır.

Uzmanlık sınavları görüntülü kaydedilmeli, akademik yükselme sınavlarında jüri ve sınav kaydedilmeli ve bu sınavlar bir komisyon tarafından yeniden değerlendirilmelidir.

Üniversitelerde rektörler ve dekanlar seçimle gelmeli, bu seçimde ilk sırayı alanlar için atama yapılmalıdır.

Bu görev süresi iki dönemi geçmemelidir. Eğitim klinikleri eğitim sorumluları direkt Sağlık Bakanlığına bağlanmalı, bu kliniklerin bütçeleri bakanlıktaki daire tarafından planlanmalıdır.

Bu eğitim sorumluları üçlü kararname ile görevlendirilmelidir. Eğitim kliniklerindeki eğitim görevlilerinin sicil amiri klinik eğitim sorumlusu olmalı, hastane başhekimleri ve yöneticilerin baskısı söz konusu olmamalıdır.

Daha birçok öneri ve önlem tanımlanabilir ancak bu makalenin sınırlarını aşar.

Bu bölümde Türkiye’de sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi konusunda Hekimler ve sağlık çalışanları için yapılması gerekenleri paylaşmaya çalıştım.

Bir sonraki bölümde ise Türk Milletinin sağlığı ile ilgili fikirlerimizi paylaşacağım.

Sağlıkla kalın.