Bölgede ekmeğini Medya sektöründen çıkaran daha doğrusu çıkarmaya çalışan ve sayıları da fazla olmayan isimlerin içerisinde bizimde olduğumuzu Yüksel Ercan’ı seven, sevmeyen hemen herkesin kabul edeceği bir gerçek var, 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren Medya sektörünün içerisinde bulunan eve ekmeğini bu sektörden götürmeye çalışan yine bu meslek vesilesi ile emekliliğe hak kazanmış bir şekilde hayatımızı devam ettirmeye çalışıyoruz.
Bulunduğumuz bölgede bizim dünya görüşümüzü savunan daha doğrusu aynı siyasi dünya görüşüne sahip bir siyasi partinin de yerelde iktidara gelememesi sonucu Belediyelere yakın olmanın, Belediye yönetimleri tarafından kayırılmanın ne demek olduğunu da bu zamana kadar bilemeyen birisi olarak bu sektöre girdiğimiz günden itibaren rahat bir günümüzün olmadığını da söylemekte artık bir sakınca görmüyoruz.
Medya sektörünün ayakta kalması bilindiği gibi Resmi ilanlar, Kişi ve kurumlardan “alınabildiği takdirde” alınan ilan ve reklamlar ile yerel yönetimlerin basın yayın birimleri tarafından hazırlanan ve çoğu zaman keyfiyete dayalı yerel kurumlara gönderilen ilan ve reklamlardır.
Belediyeler bilindiği gibi kendilerini “Kamu kurumu” olarak tanımlıyor ve görevlerini de bu çerçeve içerisinde yapmaya çalışıyorlar, Belediye başkanının ve belediye yönetimlerinin faaliyetlerini de yukarıda belirttiğimiz gibi kurumun bünyesinde oluşturulan “Basın-yayın” birimleri tarafından günün 24 saati medya kuruluşlarına gönderiliyor medya kuruluşları da gelen bu haberleri kamuoyu ile paylaşarak aslında kendilerinin de bir “kamu kurumu” olduğunu anlatmaya çalışıyorlar.
Belediye yönetimlerinin özellikle de belediye başkanlarının işlerini, her zaman düzgün yaptıklarını söylemek oldukça zor, Özellikle son dönemlerde Partilerin genel merkezleri kendi partilerinden seçilen ancak isimleri sürekli yolsuzlukla anılan belediye başkanlarını görevden aldıkları da biliniyor.
Yerel medya da yayın yaptığı bölgede yanlış yapan, yanlışın içerisinde bulunan belediye başkanlarının üzerine biraz gittiğinde ilgili belediye başkanı kendisini düzelteceğine “falanca yerel medya kuruluşu düne kadar benin her faaliyetimi olumlu bir şekilde yansıtırken son dönemlerde haberleri olumsuzluğa çevirmiş, bu durumda bana düşen daha dikkatli olmak ve işimi düzgün yapmaya çalışmaktır” diye düşüneceğine hemen o yerel medya kuruluşunu kara listeye alıyor ve yaptırım uygulamaya başlıyor.
O andan itibaren sözünü ettiğimiz belediye yine sözünü ettiğimiz yerel medya kuruluş yada kuruluşlarına “haber göndermeyin-ilan göndermeyin” talimatını veriyor ve kendi kafasına göre o yayın kuruluşunu terbiye etmeye çalışıyor.
Bizimde sınırları içerisinde yaşadığımız Kocaeli bölgesi de beledilerin yerel medya kuruluşlarına belediye başkanları dolayısı ile en fazla yaptırımın uygulandığı bir alan, Belediye başkanlarının keyfi tutumları yüzünden belediyelerde ekmek parası kazanmaya çalışan basın yayın birimleri de maalesef içlerinden geldikleri basın camiasına yaptırım uygulamak zorunda kalıyorlar.
Biz işini iyi ve bir o kadarda tarafsız yapmaya çalışan bir medya mensubuyuz, Dolayısı ile şimdi değil mesleğe başladığımız günden itibaren belediye başkanlarının özellikle yerel medya kuruluşlarına neden ön yargılı olduklarını geçen 35 yılda henüz anlayabilmiş değiliz.
Bizim sahibi olduğumuz yayın kuruluşlarına başta Kocaeli Büyükşehir olmak üzere diğer 12 ilçe belediyesinin basın yayın birimlerinden sabah erken saatlerden gece yarılarına kadar yüzlerce haber gönderiliyor, bilgisayarların başında bulunan haberci arkadaşlarımızda ellerinden geldiği ölçüde haber merkezine yağan bu haberleri kamuoyuna aktarmaya dolayısı ile belediyelerin faaliyetlerini vatandaşlara duyurmaya çalışıyorlar.
Ancak ne hikmetse yerel medya kuruluşlarının haber merkezlerine 7/24 haber yağdıran belediyeler aynı cömertliği yayın kuruluşlarının yaşaması , buralarda görev yapanların evlerine ekmek götürmelerinin tek yolu olan reklam ve ilan konusunda maalesef göstermiyorlar.
Belediye yönetimlerine “Her internet sitesine reklam gönderin” diyecek durumumuz yok ancak ofisleri olan, Fatura kesen, eleman çalıştıran, Vergisini –SGK Primini ödeyen, Yurt içinde bulunan bir yada birkaç Ajanstan haber desteği alan medya kuruluşlarına da yerel yönetimlerin çok daha fazla reklam ve ilan desteği vermeleri gerektiğine inanıyoruz.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi 35 yıldır gazetecilik yapan birisi olarak son 10 yıldır Ömer Polat’ın çapsızlığı, Büyükşehir belediye başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun da kayıtsızlığı dolayısı ile her gün en az 20-30 haberini yayınladığımız halde Kocaeli büyükşehir belediyesinden tek bir kuruş ilan yada reklam almış değiliz.
Daha bir yıl önce kurulmuş, adresleri bile belli olmayan pek çoğu da evlerden idare edilen haber sitelerine Kocaeli büyükşehir belediyesi özel yada resmi günlerde ilan yağdırırken bizim gibi işini düzgün yapan kurumlar neden pas geçilir anlaşılır gibi değil.
Bu durumu en son 31 Mart tarihinden sonra Kocaeli Büyükşehir belediyesi Genel sekreter yardımcısı Ali Yeşildal ile de konuşmamıza onunda “Tamam çözeceğim” demesine rağmen değişen bir şey olmaması üzerine kamuoyu ile paylaşmak zorunda kaldığımızı düşünüyoruz.
Aynı sorunu 6-7 yıldır Gebze belediyesi ile de yaşıyoruz, Görev yaptığı zaman zarfında başında bulunduğu Gebze belediyesini 366 milyon lira borca sokarken , 2009 yılında ilk başkan adayı olduğu dönem pek çok yayın kuruluşu gibi bizde taahhüt ettiği bin lirayı “param yok” diye ödeyemeyen ancak 1o yıl içerisinde bölgenin en büyük sanayi kuruluşlarından birisine sahip olan Adnan Köşker’in Belediyenin basın yayın birimindeki arkadaşlarımıza “Yüksel Ercan’ın sahibi olduğu yayın kuruluşlarına haberde göndermeyin ilan-reklamda göndermeyin” talimatı sonrası aynı sorunu Gebze’de de yaşadık, İnanmak istemeyen kim varsa son 10 yılda kestiğimiz bütün faturaları kamuoyu ile de paylaşmaya hazırız.
Bir kez daha belirtiyoruz, Medya kuruluşları da belediyeler gibi kamu kurumudur, dolayısı ile belediyeler medya kuruluşlarını terbiye etmeye çalışacaklarına kendileri ile kamuoyu arasında köprü vazifesi durumunda olan yayın kuruluşlarını daha fazla desteklemeli ekonomik olarak rahat durumda bulunmaları adına daha fazla özen göstermelidirler.
Kocaeli’deki belediyeler yıllar yılı sınırları içerisindeki medya kuruluşlarına mesafeli dururlarken İstanbul’daki yayın kuruluşlarında çalışan iki kelimeyi bir araya getirmekten aciz sözde gazetecileri yıllar yılı “Kadrolu konuşmacılar” yaparak 13 belediyede misafir ettiler, yedirip içirdiler, en fazla 20 kişinin bulunduğu kitleler önünde konuşturdular, onların kestikleri kabarık faturaları ödediler ve yıllar su gibi akıp gitti.
31 Mart seçimi sonrası Kocaeli’deki başkanların nerede ise tamamı değişti, değişen başkanlar ile birlikte anlayışlarında değişmesi, Yerel yönetimlerin medya kuruluşlarına karşı olan olumsuz ve taraflı bakışlarının da değişmesi en büyük dileğimiz.
Az sayıda ilan ve reklam veren belediyelerden kesilen faturaları tahsil edebilmekte ayrı bir sıkıntı, Neticede yayın kuruluşlarının kestiği faturalar yüzbinler ile milyonlar ile ifade edilen miktarlar değil, belediyeler nerede ise çekirdek parası bile olmayacak miktarlardaki ödemeleri de aylar sonrasına sarkıtmayı ve ödememeyi de nerede ise bir vazife olarak görüyorlar.
Biz Belediyeler ile Medya kuruluşlarını “Et-tırnak” olarak görüyoruz, ancak yukarıdan aşağıya kadar anlatmaya çalıştığımız gibi Belediyeler özellikle belediye başkanları yerel medyaya olan bakışlarında biraz daha samimi oldukları takdirde hem kendilerinin çalışmaları kamuoyuna daha fazla aktarılacak hem de medya kuruluşlarında görev yapanlar yıllar içerisinde daha rahat bir yaşam sürebileceklerdir.
Medya kuruluşlarının istedikleri at ile deve değil ki..