Hayatta en büyük yüklerden biri, beklentilerin altında ezilmektir. İnsan, bir şeylerin olmasını ister; daha iyi bir iş,daha huzurlu bir yaşam vb. Ancak beklenti, genellikle beraberinde hayal kırıklığı ve huzursuzluk getirir. Çünkü hayat, bizim planlarımızdan bağımsızdır ve çoğu zaman hiç ummadığımız şekilde ilerler.
Beklentisizlik, bir kayıtsızlık ya da umursamazlık değildir. Aksine, yaşamı olduğu gibi kabul etmenin ve anı dolu dolu yaşamanın bir yoludur. Beklentisiz bir insan, hayatın getirdiklerine karşı açık olur. Karşısına çıkan iyi ya da kötü her deneyimi bir öğrenme fırsatı olarak görür.
Beklentiler, gerçekleşmediğinde hayal kırıklığı yaratır. Beklentisiz olmak, bu duyguyu minimuma indirir.
Beklentiler, kişiyi zincirler. Onları bırakmak, zihinsel ve duygusal bir özgürlük sağlar.
Beklentisizlik, dikkati geçmişin pişmanlıklarından ve geleceğin kaygılarından uzaklaştırarak şimdiki ana odaklanmayı kolaylaştırır.
İnsanlardan beklenti içine girdiğimizde, onların davranışlarıyla ilgili yargılara varırız. Beklentisiz olmak, ilişkileri daha doğal ve samimi hale getirir
Hayatı olduğu gibi kabul etmeyi öğrenin. Her şey kontrolünüzde değildir ve bu durum tamamen normaldir.
Sahip olduklarınıza odaklanın ve bunların değerini bilin. Şükran, beklentilerin yerini alabilir.
Başkalarının ya da dış dünyanın sizi mutlu etmesini beklemek yerine, mutluluğu kendinizde arayın.
Meditasyon, anda kalmayı ve beklentilerden uzaklaşmayı öğretir.
Beklentisizlik Bir Amaç mı?
Beklentisizlik bir amaç değil, bir yaşam biçimidir. Bize, her anın kendi muhteşemliğini sunabileceğini hatırlatır. Belki de beklemediğiniz bir anda, hayat size en güzel hediyesini verecektir. Ancak o hediyeyi fark edebilmek için zihninizin ve kalbinizin boş olması gerekir.
Hayat, beklentisiz bir zihinle daha hafif, daha huzurlu ve daha keyiflidir. Çünkü en büyük mutluluk, hiçbir şey beklemeden gelen küçük sevinçlerde gizlidir.