Türkiye’de var olan siyasi partilerde son dönemlerde “başka siyasi partilerin başarısızlığından başarı beklemek” gibi müzmin bir hastalık baş gösterdi, Kendi partilerinin oy oranlarının düştüğünü hisseden her siyasi parti “Bu millet bizi tek başına iktidar yaptı, eğer çalışıp çaba gösterirsek yeniden eski muhteşem günlerimize dönebilir” düşüncesinin peşine düşmek yerine gözünü diğer partilerin kaybedecekleri oylara dikmiş durumdalar.
Konumuzla belki direk olarak ilgisi yok ama şu an karşı karşıya kaldığımız sıkıntılı bir sürecin tamda demek istediklerimizi çok net bir şekilde anlatacağını düşünüyoruz.
Uluslar Ligi B Ligi 3.grupta Rusya –Macaristan ve Sırbistan ile eşleşen Türkiye bugüne kadar yaptığı karşılaşmalarda işi aylar önce bitirecekken hoyratça harcadığı puanlar dolayısı ile 6 puanda kaldı.
Yarın (Çarşamba) günü Türkiye, Macaristan ile, Rusya’da, Sırbistan ile karşılaşacak işte bizim anlatmaya çalıştığımız “Başkasının başarısızlığından başarı bekleme” süreci de burada başlıyor, Türkiye yarın Macaristan’ı yenecek, Sırbistan Rusya’yı yenecek yenerken şu kadar gol atacak gibi tamamen kendi inisiyatifimiz dışında kalan ve bizi başkalarına muhtaç eden bir sürü saçma sapan beklenti.
Türk siyasetinde kelimenin tam anlamı ile böyle bir süreç yaşanıyor, partiler işi gücü bırakmışlar rakip partilerin nasıl zayıflayacağını düşünüyorlar, Tüm siyaset Ali Babacan’ın, Ahmet Davutoğlu’nun, Muharrem İnce’nin yada Ümit Özdağ’ın bundan sonra alacakları mesafeyi hesap etmeye çalışıyorlar.
Bu tür bir çalışmanın kimseye faydası yok, bizim seçmen inandığı güvendiği siyasetçiyi şartlar ne olursa olsun asla bırakmaz, kendi sofrasına bir kap daha fazla yemek koyan siyasi partiyi bağrına basar taki sofrasından tabaklar kaçıncaya kadar.
Siyasi partilerin üst yönetimleri nedense “partimiz oy kaybediyor” gerçeği ile yüzleşmek istemiyorlar, işin kolay tarafına kaçıp olup bitenleri beklemeye başlıyorlar.
O zaman geldiğinde de zaten iş işten geçmiş oluyor.